+62
*
öyle böyle derken akşamı etmiştik.
aynı kadro hala aynı yerde oturuyorduk.
önce ceyda'yı göndermek gerekiyordu.
insan insan göndermeye çalıştım ama gitmedi, eski ceyda geri dönmüştü.
-ya ablama bi daha acil kan lazım olursa ve sen böyle yorgun olduğun için kan veremezsen? dedim
çok mantıklı bi şey söylediğim için daha fazla uzatamadı.
-peki. diyebildi en sonunda
-eve git, güzelce dinlen, ben sana haber ederim, tamam mı, sağol her şey için. dedim
o an kuru kuru teşekkür etmiştim ama doktorun dediğine göre ablamı ve bebeği hayata bağlayan şey kısa sürede bulunan b rh - kandı ve bu kan ceyda'nın kanıydı.
ona ömür boyu bitmeyecek bir şekilde borçlanmıştım.
şimdi sırada cemil usta'yı da ikna edip tek arabayla ikisini de postalamak kalıyordu geriye.
cemil usta'nın yanına geldim.
-usta. dedim
-söyle evlat. dedi
-hadi bak emrah ceyda'yı bırakacak, giderken seni de zütürsün. dedim
-battık mı amk sana burda. dedi
-yok usta da bak hem dükkan açık, hem gamze yalnız. dedim
-iyi dedin, dur arayım de haber vereyim. dedi
-usta haber versen ne olacak, kız gündüz vakti evde kalamıyor tek başına, akşam nasıl kalsın, usta vallahi git, zaten akşam çıkıcaz büyük ihtimalle, gece burda kalırsak da haber veririz, istersen sabah yine gelirsin. dedim
cemil usta ile insan insan konuşmak ilk defa işe yaramıştı. genelde ona bi şeyi kabul ettirmek için kavga etmek gerekirdi. ama mevzu bahis kızı olunca çok uzatmamıştı o da.
sonra şansımı denemek için aysel'e baktım.
daha yanına bile gitmemiştim ki, eliyle "olmaz" diyerek kafasını çevirdi.
aysel'e ısrar etmeyecektim.
emrah'a rica ettim cemil usta ve ceyda'yı bırakması için.
-eyvallah. diyerek arabanın anahtarını istedi.
önce dalarak ceplerimi yoklasam da sonra anahtarı hala görevliden almadığımı farkettim.
güvenmeyerek anahtarı başkasına vermez diyerekten görevlinin yanına ben de gittim.
teşekkür edip özür dileyerek aldık anahtarı görevliden.
anahtarı emrah'a verdim ve gittiler.
aysel'in yanına geri döndüm.
hala aynı yerde üzgün üzgün oturuyordu aysel.
bi süre hiç konuşmadan oturduk,
ablamın uyanmasını bekleyecektik.
ve uyandığında bu sefer konuşulması gereken daha çok konumuz olacaktı.
ben çok kötü durumdaydım hala.
kendime gelememiştim.
aysel beni toparlamaya çalışsa da başaramadı.
bi süre sonra sigara içmeye çıktı aysel. emrah da geri gelmiş ama yanımızda pek takılmamıştı.
ben hiç bi şey yapmadan bekliyordum öylece.
öyle böyle derken saatleri devirdik yine.
saat akşam 10 olmuştu.
aysel'in omzuna koydum kafamı.
düşünmemek için uyumak ama ablam her an uyanabilir diye de uyumamak istiyordum.
kendimi kasmadım ve akışına bıraktım.
kafam düşmüş, uyumuştum.
gözlerimi açtığımda o an yanımda olmasını en çok istediğim kişi tam karşımda oturmuş bana bakıyordu.
her şeye rağmen gülümsedim...
Tümünü Göster