*
fırladım yerimden.
yumurta benim yediğim yumurtalara hiç benzemiyordu.
içinde mantar vardı.
garip garip baharatlar vardı.
yumurtadan başka her şeye benziyordu.
korkarak bi parça aldım ekmekle beraber.
korktuğum kadar değildi, hatta güzeldi bile.
-nasıl olmuş. dedi heyecanla.
-ehh işte. dedim
birden yüzü düştü ceyda'nın
ama trip yapmıyordu, harbiden üzülmüştü.
-tamam tamam güzel olmuş. dedim
eylül kadar güzel olmasa da gülüverdi ceyda.
öyle böyle derken yaptık kahvaltımızı.
saat 8'e geliyordu.
taksiciler durağa gelmeden önce bir an evvel çıkmalıydık evden, yoksa akşama kadar çıkartamazdım ceyda'yı bu evden.
kahvaltı masasını toplamaya çalışan ceyda'ya kibarca durumu anlattım,
acelemiz var diyerekten toplatmadım masayı, bıraktırdım.
benim odaya üzerini değiştirmeye gitti.
salonda bekliyordum ben zaten hazır olduğum için.
yine giymişti kısacık elbiseyi üzerine.
üzerine de ceketini giydi be çıktık evden.
binadan çıkarken "allahım ne olur başta aysel olmak üzere kimse görmesin" diyordum.
rüstem abi her sabah olduğu gibi çardakta oturuyor, çay sigara yapıyor, gazetesini okuyordu.
ben selam vermeden arabaya doğru yöneldim,
ama yan gözle de rüstem abiyi kesiyordum.
gazetenin üzerinden o da bize baktı yan gözle, ama rahatsız etmemek için uzun uzun bakmadı.
rüstem abi de delikanlı adamdı vesselam.
arabaya binince bi nebze de olsa rahatlamıştım.
bi de şu mahalleden bi çıksak tam olacaktı.
durağın sokağından direk ana caddeye inmiştim.
çok şükür hiç bi tak olmadan atlatmıştım.
doğru yahya kaptan'ın yolunu tuttum.
yol boyunca hiç konuşmadık.
evin önüne gelince durdum.
ceyda bana baktı.
muhmetelen öpmek için yaklaşıyordu ki.
-haydi görüşürüz o zaman. dedim
-öküz. dedi hafiften sinirlenerek ama aynı zamanda içinde şebeklik saklı.
tam arabadan inecekti ki
-teşekkür ederim. dedim
-ne için. dedi inmeden.
-kahvaltı için. dedim
-rica ederim. diyerek indi arabadan.
kıvırta kıvırta yürüyordu.
bir erkeğin o yürürken zaten belirgin olan hatlarına bakmaması üstelik üzerinde bu elbise varken imkansızdı.
haliyle o an ben de imkansızı başaramadım.
küçük bi göz kaçamağı yapıp sürdüm arabayı.
durağa geldim direk.
bi kaç gündür ablam ihmal etmiştim.
gün içinde uygun bi vakitte ablama gideyim diye düşündüm.