0
tercih gününü çok iyi hatırlıyorum, teyzem sürekli fırça çekiyor ama ben oyunu bırakmıyorum sayko gibi oynuyorum habire. kapı çaldı, feza geldi bağırıyorum hoşgeldin falan ama kalkmıyorum oyundan. teyzem de zavallıyı lafa tutmuş, beni çekiştiriyor, onu överek aklı sıra bana laf sokuyor yok çok derli toplusun yok çalışkansın falan filan. neyse işte teyzem sonunda onu azat etti, geldi yanıma, o soğuk gözlerde, gözleri de mavi-gri gibi bir şeydi amk, ilk defa alev alev yanan bir şey gördüm. santo maria? dedi, maça da yeni girmiştim ama gözlerinde gördüğüm şeyden sonra giberim oyununu diyip çıktım. soran gözlerle baktım "ben bu şehirde kalmayacam artık, istemiyorum. fırsat bu fırsat dışarıda bir yer yazıp gidecem" dedi. tamam abi, dedim. soru sormak da istemedim, sanki sorsam kararından vazgeçecekmiş gibi geldi.
fikrimiz değişmeden tercihleri yaptık. büyük şehirlerden birinin iyi bir üniversitesinde tıp yazdı. ben de aynı üniversitenin baya taktan bi bölümünü yazdım. gerçi o puanla birkaç tık daha iyi yerlere girebilirdim ama aynı kampüste olmak istiyordum fezayla. ve tercihler açıklandı, kazanmıştık.