sebahat kahvaltısını yaptıktan sonra bi çay daha istedi. bir çay sebahate, bir çay kendime koyup geldim. sigara yakıp sebahatede uzattım."arada bi tek tük içiyorum bende ya" diye söyledi. sanki çokta gibimdeydi amk. bunu pek umursamadan bende bi anda soruverdim :

-ayşe falan yok mu ya gelmeyecek mi onlar ?

-yok ya onlar kahvaltılarını yapıp direk derse geçerler uğramazlar buraya.

-bi sen başına buyruksun yani *

-öylede denebilir *

beyler konuşmanın gidişatından ve sebahatin bana olan yakın tavırlarından anladığım kadarıyla sebahat benden hoşlanmıştı ve bir hareket bekliyordu. kafamda deli planlar yine dönmeye başlamıştı ve yapıştırdım :

-bu akşam ne yapıyorsun ?

-valla şimdilik bir planım yok gibi.

-istersen benim bir arkadaşım var cemil. sen -ayşe, ben-cemil birlikte okey oynamaya gidelim nasıl olur, uygun mudur ?

-valla olabilir bak. nerede oynayacağız ?

-açıkcası buraları pek bilmiyorum ama haberleşiriz olur mu ?

-tamam tamam ben ayşeylede konuşayım bir planı yoksa kulağa hoş geliyor.

ben tabi içimden dua ediyorum amk. inşallah bir planı yoktur. ayşe gelsin, sen gelme. ayşe gelsin yeter ki falan diye çırpınıyorum içten içe.

-sen bana numaranı ver sebahat, ben seni akşam arayayım.

-tamam olur yaz. 0506...

-tamamdır ben sana haber vericem.

çaylarımızı bitirdikten sonra bu yerinden kalktı ve eline aldığı kitaplarını göğüsüne yapıştırarak kıçını kıvıra kıvıra gitti. izmirli değil mi amk geneli böyle. çokta gibimdeydi ya.

"mission comleted."
plan tamamlanmıştı. sebahat iki kıvırıp kur yapıp beni tavladığını onu dışarıya çıkarttığımı sansa da bende bundan faydalanıp ayşeyi görecektim. gibile gibile gibmeyide öğrenmiştim sanırım.