+46
*
"giberim" ya diyerekten arabayı çalıştırmış tam hareket edecektim ki ceyda'nın yanına bi çocuk oturdu.
merak ettiğim için hareket etmedim, durup seyrettim bir süre.
sonra ceyda kalkıp diğer banka oturdu.
hemen ardından çocuk da kalkıp peşinden gitti.
bi 5 metre ilerde 3 çocuk daha vardı ayakta.
ceyda ile çocuğa bakıyorlardı.
çocuğun arkadaşları olduğu belliydi.
ceyda kafasını geri çevirip bana doğru baktı.
rahatsız olduğu belliydi.
çocuklar da ceyda'nın yanına doğru geliyorlardı ki içimdeki boncuk ömer çıktı dışarı.
kontağı kapatıp indim arabadan.
hızlı adımlarla yanlarına doğru gittim.
geldiğimi farkeden ceyda ayağa kalkıp koluma girdi ve
-nerde kaldın hayatım, hadi gidelim burdan. dedi
"hayatım" kelimesine anlam verememiş öylece çocuklara bakıyordum "hayırdır" edasıyla.
ceyda gerçekten korkmuş beni çekiştirmeye çalışıyordu.
ben henüz bi şey dememiştim ki
arkadaki 3lüden bi dingil
-vay amk ya, süt gibi hatunu kimler zütürüyor. dedi
diğer binler de gülüştüler.
çocukların üstü başı benimki gibiydi ama suratlarından pislik akıyordu.
o halleriyle beni beğenmemişlerdi amk.
-bana mı dedin. dedim şaşırarak.
-sana dedim lan bebe, ne olacak. dedi
-canım lütfen gidelim. diye daha kuvvetli çekti kolumdan ceyda.
o lafı eylül'e deselerdi olacakları ben bile tahmin edemezdim.
ceyda için kavga edecek halim yoktu.
o yüzden uzatmadım.
arabaya doğru yürümek için arkamızı dönmüş tam bir adım atmıştık ki,
binlerden biri;
-bunlar da erkeğim diye dolanıyor işte ortalıkta, bunun hatunu bana verecekler var ya, altımdan kaldırırsam şerefsizim. dedi.
diğer binler de gülerek eşlik ettiler.
erkekliğime ettikleri laf zerre kadar gibimde değildi ama "bunun hatunu" diyince aklıma direk eylül gelmişti.
bu iğrenç cümle'nin içinde dolaylı yoldan da olsa eylül'ün adının geçmesi nevrimin dönmesine yetmişti.
arkamı dönüp üzerlerine yürümem 1 salise bile sürmemişti.
taktik yapmamıştım ama refleks olarak önce kıyıya en yakın olanın üzerine çok sağlam bi tekme salladım.
yunan gibi denize döküldü dıbına koduğumun bini.
geriye kalan 3 bin ne olduğunu bile anlamamıştı.
bana yakın olanın yakasından tuttuğum gibi çok sağlam bi kafa attım.
yere kapaklandı bin.
ağzı yüzü kanlar içinde kalmıştı.bi daha da kalkamadı yerden.
muhtemelen burnu kırılmıştı.
geriye kalan 2 bin en kolay olan lokmalardı.
benden bunları beklemedikleri için başta şok olmuşlar olayın farkına yeni varmışlardı.
ikisi birden üzerime çullanmıştı.
elemanların ikisi de yaşça benden küçüktü.
bi iki ufak tekme ve yumruk yediysem de hissetmedim bile.
ikisini de patates çuvalı gibi yere sermem çok kolay oldu.
Tümünü Göster