sen takıl ben geliyorum dedi. salonda (onlarda ne deniyor bilmiyorum) aslında salonda değil bi değişik alan sanki otel lobisi gibi. sap gibi beklemeyelim salonun ortasında diye aynanın oraya gittim üzerinde aile resimleri var onları elime alıp yavaş yavaş bakıyorum amerikan filmlerini taklit ediyoruz beynimi zikiyim. kadın geldi salona tekrar vay mk üzerini değiştirmiş daha bi açılıp saçılmış. üzerine tek parça bir askılı bluz geçirmiş mini etek gibi duruyor istem dışı gözüm bacaklara gitti tabiki.

mini bara doğru gitti. viski doldurdu sabah sabah. kıçına zütüne sırtına heryerine bakıyorum bebek gibi mk sormayın. banada getirdi. ben daha birinciyi içerken kadın üçledi bile. iyice kafası güzelleşti bunun.

cesarette geldi heralde dibime kadar yaklaştı. yapıştı lan dudaklarıma içimden wtf çektim o an. rüyada gibiyim size anlatamam sanki amerikan filmi izliyorum sinemada o kadar uzak geliyor nasıl gelmesin türkiyede bu kadar şehvetli sevgilimiz mi oldu. karı bacağını kaldırdı tuttum istem dışı beline sarıldım. arkadaki koltukta yaptık işte biliyorsunuz.

neyse bu sarıldı bana ağlamaya başladı. belliydi mk bi derdi var bu kadının. beni nasıl buluyorsun, çok mu yaşlıyım lütfen söyle dedi. derdini zikiyim. bizim ülkemizde bir laf vardır nefes alsın yeter diyecektimde ingilizcem yetmedi. karıyı içten övdüm hatta bu derece ciddi zikişmedim dedim. havalara uçtu. sonra sızıp kaldı. ben kalktım kafam kıyak değildi. üstümü giydim. ulan şimdi terketsem ayıp olacak kadına belli ki ilgi istiyor acıdım kim olsa acır.

işte o zaman anladım hangi kadın olursa olsun erkeklere içten içe muh-taç-lar. yaşantıları sadece bizi beğendirmekle geçiyor bunların herşeyleri tiyatro neden kasalım ki.