0
kavsüm dedim. bu hoca haklayamaz mı bunları peki ben illa çocuk mu vericem onlara dedim. gözlerime baktı. yüzü iğrençleşmeye başladı. sanırım kimse konuştuğumuzu anlamayacaktı yine. yüzüme bak dedi. kafamı kaldırdım. sakın bu anlaşmayı bozmaya çalışma hayatta kalmak istiyorsan kalırsın bu anlaşmayı bozarsan ama ölene kadar peşini bırakmazlar. o yüzden anlaşmayı yerine getir dişi cin hamile kalsın ve uygun bi anda hamlemizi yapıp öldürelim. eğer anlaşmayı yapmadan öldürmeye çalışırsan bir daha kesinlikle böyle bi şans geçmez elimize. yüzü o kadar iğrençti ki. anlatılamaz bişey. katrandı sanki suratı. korkuyordum. gittiler mi dedim. hayır sen gelene kadar gitmeyecekler içeri giremezler dedi. bi dişi cinle birliktelik olayı aklıma geldikçe midem bulanıyordu. o olayı yaşamamak için herşeyi deniyordum. peki büyüyü bozmaya çalışsak dedim. bozulamaz. cinler büyüyü yapanı öldürdükleri için artık bu iş sadece senin ölümünle sonuçlanacak. ancak öyle bozulur büyü. hoca nerede şuan dedim. geliyor yolda dedi. sahülün haberi var mı bundan dedim. henüz yok. olsada bişey yapamaz. kimsesiz kendini rabbine adamış biri. emin ol ne yaptığını biliyordur. sahül hoşlanmazsa peki bundan ? mecbur. güveneceksin ama tedbirinide alacaksın. o da bunun farkında. o da alacaktır kendince tedbirler. derken hoca girdi içeriye. kavsüme baktı direk kapının önündekiler mi dedi kavsüm evet diye cevap vermişti. hoca yaşlı bi amcaydı. uzun beyazlamış sakalı eski püskü bi ceketi oldukça mütevazi bi amcaydı sanırım 65 yaşını geçmişti 70 e dayamıştı.
yanıma yaklaştı. abdestin var mı evladım dedi. var hocam dedim. tamam dedi sonra döndü kapıya doğru gitti. arapça bişeyler okumaya başladı boşluğa doğru. kavsüm hocam dedi. rahatsız olmuştu. kavsüm gözden kayboldu bir anda. bağırmaya başladı. bağıra bağıra sureler bişeyler okuyo. alttan otel sahibi geldi hayırdır kardeşim ne oluyo burada siz iyi misiniz dedi. kusura bakmayın özürdileriz rahatsız ettik dedim. hoca da kapıyı kapattı suratına adamın. içeri girdi. babam annem ağzı açık olanları izliyor. hoca gidiyoruz dedi. nereye hocam dedik. bu işi halletmeye. benden pek hoşlanmadılar. gözlerinde ki nefret çok büyük. alev alev yanıyorlar. şeytanın çocuğu bunlar dedi. hazırlandık atladık arabaya. hoca yanıma bindi. nereye hocam dedik. bi adres söyledi gittim. yüzüklerinizi çıkarmayın size bu yüzükleri hangi hoca verdiyse allah ondan razı olsun yoksa işiniz zordu. hele sen evladım. seni diri diri yakacaklar dedi. cevap vermedim. bi apartmana geldik. oldukça pis bi yerdi. her yerde hayvan pislikleri insan atıkları. çöplük gibi bi yerdi. bina çok eski ve kimse yoktu içinde. eski bi apartmandı yani beyler.
dikkatli olun dedi. indik arabadan. oldukça ürkütücü bir yerdi. sokağın köşesinde simsiyah bi köpek vardı. bize doğru yaklaştı. durduk. önümüzde durdu dik dik baktı bize. altıma sıçacaktım. hoca köpeğe yaklaştı arapça bişeyler okudu. köpek geri adımlarla kaçtı karanlığa apartmanın içine girdi. el feneri vardı arabada onu aldım. aynanız var mı dedi. baba dedim arabada ayna var mı. yok oğlum ne ara ayna dedi. adam haklıydı ayna ne arasın arabada. tamam sorun yok içinizden ayetel kürsü felak ve nas ı sürekli okuyun. ben bilmiyordum ayetel kürsü. felak ve nas surelerini tekrar ederek hocayı takip ediyorduk. içeride acayip keskin ağır bi koku vardı. duvarların rengi siyahtı. hoca buradalar 3 kişiler dedi. iyice korkmuştum. hocam ne olacak dedim. muskanı ve yüzüğünü çıkar elime ver dedi. çıkardığım anda kemiklerimi kıracaklarını biliyordum. kavsüm bu yüzden hocadan yardım istedi. o yanımda olduğu sürece beni kandırıp öldüremeyeceklerdi. çıkarıp eline verdim. kavsüm gel dedi hoca. el fenerini sağa çevirdi kavsüm karanlığın ortasında dikilmiş bizi izliyor. bi sıçradım korkudan. sureti insan sureti değildi. tarif edilemez bi suretteydi. sanki simsiyah derisi etleri simsiyahtı. her an kaybolacakmış gibi sanki gerçek değilmiş gibi. gözlerinin içinde alev vardı. vücudunun insan vücuduyla alakası yoktu. annem ve babam sesli okumaya başladılar felak ve nası. susun dedi kavsüm. okumayın bu vakitten sonra dedi. hocayla arapça konuşmaya devam ettiler.
hoca bana döndü. biz gidiyoruz dışarıda olacağız. korkma tamam mı dedi. el fenerini bana çevirmişti. yüzüme tutuyordu. sakın korkma dedi. sonra etrafa tekrar el feneri tuttu. kavsüm gitmişti yerinde değildi. dişi cin seni bekliyo tam karşındaki duvarda dedi. işi bitince çıkacak içinden. biz dışarıda olacağız. esirgeyen ve başığlayan allahın adıyla. deyip elimi sıktı avucunun arasına aldı. annem ve babam ağlamaya başladılar. hoca sakinleştirdi korkmayın geçecek allah yanımızda felan filan. yavaşça çıktılar. sanırım yuvalarının bizim alemimizde ki karşılığı olan yerdeydim. onlar ilerledikçe ışık kaybolmaya başladı. dizlerimin önüne çöküp ağlıyordum korkudan. kalbim yuvasından fırlayacak gibi çarpıyordu. tir titriyordum. ter akıyordu alnımdan. öyle bi ağır kokusu vardı ki o bile içime korku salıyordu. sonra ağzımın açıldığını hissettim. bişey elleriyle dokunup ağzımı açıyordu. kaya gibi sert eller. karanlığın ortasında kördüm ve bana ne oluyordu kim ne yapıyordu haberim yoktu. dudaklarım uyuştu. arapça sesler geliyordu döt bi yandan. öylesine kalın sesler di ki sanki aslanlar kükrüyordu etrafımda. boğazımdan aşağıya bişey akmaya başladı çığlık atmaya başladım. göğüs kafesim kırılıyordu sanki acıdan bağırıyordum. kollarımın iki yana açıldığını hissettim. tüm bedenime yayılıyordu. ve sırt üstü yattım. beni yere çekti. sonra tüm vücüdumun uyuştuğunu hissettim. neredeyse hiçbişey hissetmiyordum. gözlerimi kapadığımda bambaşka bi yerdeydim.
bulutların olmadığı loş bi gezegendi sanki. her yerin alev gibi sıcak olduğu bir yer. taşların üzerinde kendimi çıplak uzanırken bulmuştum. üzerimde oldukça çekici bi bayan vardı. kendini bana düzdürüyordu. ama yüzü taş gibi sertti. sadece yapması gerekeni yapmıyormuşçasına. simysiyah saçları ve gözleriyle sanki bana ihtiyacı varmışçasına gidip geliyordu şeyimin üzerinde. ve gerçekmişçesine zevk alıyordum bundan. ve boşaldığımı hissetmedim kalktı üzerimden. uzun süre beni izledi dik dik yüzü duvar gibi. hiçbir mimik yok. bir an acıyla gözlerimi açtım tekrardan. bişey yakıyordu sanki içimi kırıyordu kemiklerimi tekrardan. ağzım açıldı kusacaktım sanki yüz üstü dönüp öksürdüm ciğerlerim kopacaktı sanki. bi beş dakika kadar yerde yattım karanlığın içinde artık ölmek istiyordum. ne yapacaklarsa yapsınlar kendimi teslim etmiştim. o sırada dışarıdan bi ses duyuldu. sabah ezanı okunmaya başladı. içimde bi ferahlama oldu alnımın üzerindeki tüm şeyler gitmişti. o an hemen hareketlendim. elimle şeyimi kontrol ettim. ıslaktı biraz ama hiçbi yerde meni yoktu. korkudan ağlayarak baba anne diye bağırdım. süründüm yerde bacaklarım kırılmıştı sanki. güneş hafiften doğuyordu sanki. sesimi duymuş olacaklar ki el feneriyle koşarak geldi babam önden oğlum dedi. bacakları titriyordu korkudan görüyordum. eliyle tuttu kolumdan kaldırdı yerden seke seke gittim dışarıya hocayla annem bekliyordu annem sarıldı hemen 3 saat oldu dedi. 3 saat mi dedim ? nereye üç saat olmuştu. korkudan sana bişey oldu diye ağlamaktan bi hal oldum iyi misin dedi. ben behlülün çaktığı bihterin intihar ettiği sahnede ki gibiydim. ne olmuştu amk neresi burası modundaydım. hoca hemen gidelim buradan dedi. hocam bu iş bitti mi artık dedim. şeytan yalan söyler. doğru söylemez. her zaman yalan söyler çünkü şeytandır o. güvenme. emin ol seni hala öldürmek istiyorlar. eve gidecektik. bizim ahmetlerle kaldığımız evden bahsediyorum. hoca hemen duş al abdest al şu yüzükle muskanı geri tak dedi. tamam dedim apartmanın girişinde hoca durun dedi.
Tümünü Göster