-zayıfa acımak doğaya ihanettir.
çoğunuzun ortamında başta sessiz sakin görünen, mülayim, saf ve masum aile çocuğunu oynayan fakat sonradan ortalığın fitne fesat sorumlusu binlerinden olan kişilerden olmuştur. bu kişilerin bakışlarını iyi takip edin, çünkü her bakışında ayrı bir sinsilik yatar. iyi ayrıştırın, rol kestiklerini anladığınız anda gerekeni yapın.

-deveye diken, insana giben yaranır.
acımasız olun beyler. ama yerinde ve zamanında. fazla acımasızlık sizleri zalimliğe zütürür. eski defterleri karıştırırken denk geldiğim sözle bunu özetliyorum, uzun uzun açıklamanın anlamı yok diye düşünüyorum. "kuvvete dayanmayan adalet acizdir, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir."

-bilmiyorsan sus, adam sansınlar.
devir bilgi devri beyler. bir konu hakkında bilgi sahibi değilseniz hata sizdedir çünkü elinizin altında internet gibi bir hazine var. saatlerce ferre izleyip posta üstüne posta atacağınız sekmeleri kapatın, yerine işinize yarayacak genel kültür bilgileri araştırın. ama şöyle bir şey de var, gereksiz bilgi gereksiz konuşmak demektir. otu taku bilmenize gerek yok, bir şey hakkında bilgi edinin, tam edinin. bir tartışmada size karşı çıkanların anasını bilginizle gibin. demek istediğim anlaşılmadıysa başka bir entryde açarım.

-çoklukta takluk vardır.
çevreniz çok genişse sıçtınız demektir ki zaten bir sosyal dehaysanız size diyeceğim bir şey yok, hatta gelin alnınızdan öpeyim. az insan, öz insan fikrini savunurum. çünkü çevre genişledikçe karakterler de çoğalır, karakterler çoğalınca hikaye de büyür, olay örgüsü de karmaşıklaşır. büyük buhranlar yaşamamak için çevrenizi iyi gözlemleyin ve ona göre seçim yapın.

-karakterinizden ödün vermeyin.
kimse için, veya hiçbir şey için o güzel benliğinizi gibip atmanıza gerek yok. bugün varlar, yarın yoklar. şu günlerde güveneceğin insan sayısı bir elin parmaklarını bile geçmez, çağ tamamen bencilliğe döndü çünkü. insanlara yedirip içirdiğin, zütünü pohpohlayıp kaldırdığın kadar adamsın onlara göre. bu yüzden, gibtir et, kimse için kendinden vazgeçme.

-rüzgara direnin, kendinizi bırakmayın.
"hayat zorluklarıyla güzeldir" derler. tam olarak bu. bazı tipler vardır, siyasette başa kim geçerse "amman işime bir şey olmasın da param gitmesin de" mırıltılarıyla onların kıçını yalarlar. bir fikriniz varsa, her şeyi kaybetmek uğruna onun için savaşın. her şeyi kaybetmek dedik diye de bunu kumara çevirmeyin. neyi nasıl ve ne zaman feda edeceğinizi iyi çözümleyin, kaş yaparken göz çıkarmayın.

-kendinizi sevin.
gibtirtmeyin belanızı. hatalar yapmış olabilirsiniz, yanlış seçimlerin bedelini ödüyor olabilirsiniz, göklere sığdıramadığınız şıllığı binin teki kanırta kanırta gibiyor olabilir. ama şunu unutmayın ki, hata yapmayan insan yaşamıyor demektir. yaptığınız hata kadar insansınız. içinde "tanrı'nın bir parçası" var dıbınakoyim, daha neyin tribinde geziniyorsun ortalıkta? gibtir git sinirlendirdin beni.

-tutumlu olun.
her açıdan. maddi açıdan da, kendiniz açısından da. har vurup harman savuracağınız günleri istiyorsanız gibe gibe emek verip sermayenizi güvence altına almak zorundasınız. unutmayın, ticaretin ilk kuralı yatırımı korumaktır. kendiniz açısından kastım ise özellikle güven, iltifatlar, konuşmak açısından olarak belirtebilirim. "çok konuşan az hatırlar. sus da kazancın çok olsun."

-her taka atlamayın.
özellikle liseli binlere sesleniyorum, o patatesten dönme beyninizi giberim. sizi yanlış ve ilkelerinizden saptıracak yollara sürükleyen fırsatçı insanlardan milyarlarca var, ayık olun ki kimin ne niyetle ne yaptırmaya çalıştığını iyi anlayın. sonra "dost kazığı" sizi de delip ebenizin dıbına kadar girer, demedi demeyin. fırsatçı insanları ayrı bir partta alacağım.