Gelecekte "Yeni Dünya Dini"ni kuracaklardır ki bu da Alice Bailey'nin de temsilcilerinden biri olduğu spiritüalizmdir.
Evet, Alice Bailey adlı spiritüalist abla, daha 1957 yılında tam olarak Illuminati'nin misyonunu açıklar. "New World Order" (Yeni Dünya Düzeni) ifadesi insanlara kameralar önünde ilk olarak 1990'lı yıllarda George Bush tarafından bir basın toplantısında açıklanacaktır, fakat ne hikmetse bu ruhçu abla daha 30 yıl önce Bush'un söylediklerinin aynısını söyler. Yeni Dünya Düzeni ifadesi, Alice Bailey'inin kitaplarında sıklıkla kullanılır, bahsettiğim bu kitapta da defalarca bahsedilir, açıklanır, detaylı olarak izah edilir. Ve bu kitabın basım yılı daha 1957'dir. Alice Bailey'in kullandığı Yeni Dünya Düzeni ifadesi öyle alelade bir rastgelme veya kelime benzerliği değildir, kitabı okuyan olursa rahatça görecektir ki kendisinin Yeni Dünya Düzeni tanımı; ABD başkanı Bush'unkiyle birebir olarak aynıdır.
Meseleyi tekrar anlatayım.
Şimdi bu George Bush adlı abi ki kendisi ABD başkanıdır, şu video'da göreceğiniz üzere artık Yeni Dünya Düzeni'nin hüküm süreceğini açıklar 1991 senesinde.
http://imgim.com/e3.png
Ve ne hikmetse, kendisinden 30 küsür sene önce Alice Bailey adlı abla da aynı lafları kitabında yazar.
Ve ne hikmetse, Alice Bailey adlı abla New Age'in kurucularından biridir, spiritüalist ve okültisttir.
Ve yine ne hikmetse, George Bush da oğlu gibi Yale Üniversitesi'nin spiritüalist ve okültist bir cemiyeti olan Bones and Skulls üyesidir.
Acaba bu spiritüalist arkadaşlar sandığımız kadar saf olmayabilir ve gizli kardeşlik örgütleriyle gayet, çatır çatır dünyanın anasını belliyor olabilirler mi? Çatır çatır dünyayı yönlendiren kilit siyasetçileri, yöneticileri, medya üyelerini, yazarlarını, sanatçılarını çıkarıyor olabilirler mi? Peşlerine taktıkları bu spiritüalist ve new age derneklerindeki aydın görünümlü denyoları da gayet sömürüyor olabilirler mi?
Yoksa 20 yaşında hayatın anldıbını çözen, ateist olduğu için otomatikman bilim adamı olan, uzun kollu tişörtünün üstüne kısa kollu gömlek giyen, hayattaki en önemli derdi Tayyip'in o günkü sözüyle ilgili esprili tweet atıp takipçi sayısını arttırmak olan dıbına koduğumun evladı "yeni dünya düzeni yav he he" deyince tüm meseleyi çözmüş mü oluyor? Şşş bana bak hele bana, senin daha kendi cümlelerini kurma kabiliyetinden yoksun olup "yav he he" diyen o milyonlarca beyin hücreni bir araya getirip giberim amın oğlu seni. Facebook'unun kapağına aydınlanma çağı düşünürlerinin resmini koyan ama sabahtan akşama kadar laklak yapan boş beleş huur evladı seni. dıbına koduğumun kahvede pişpirik atan Erkan'ın bilgisayarlısı seni. Ya olum valla bak sabahtan beri anlatıyorum yok Mevlana'dır yok tasavvuftur diye ama, gözünde canlandır şu adamı; adam köyde doğmuş, anası babası yönlendirmiş bi cemaate ya da tarikata, herif de "böyle yapınca iyi oluyo" deyip girmiş bi cemaatin arasına. Abuk subuk şeylere inansa da, hayatı hiç uğruna kendine dar etse de, ben bu adama kızamıyorum. Herifin imkânı yok çünkü, vizyonu dar, çevresi dar. Tanıdığı tek insanlar, sahip olduğu tek çevre de adamı böyle bir hayata yönlendirmiş. Ben bu adama kızma veya küfretme hakkını bulamıyorum kendimde. Onun hesabını da Allah görecektir deyip bırakıyorum kendi içimde. Ama bu anasını gibtiğimin boş beleş jenerasyonu var ya, imkân sahibi olup da o imkânlardan gram faydalanmayan ve sırf sahip olduğu imkânlar yüzünden kendini şu insanlardan üstün gören amın evlatları var ya, işte bunlara öyle nefret doluyum ki sana anlatamam. O nefreti anlatabileyim, azıcık da olsa ifade edebileyim diye küfürde yaratıcılığın dibini görüyorum ama yine de yetmiyor, sana yemin ederim ki yetmiyor. Sizin kalibrenizi ölçünüzü ayarınızı gibeyim ben. Bu hayatın her yerinde karşıma çıkacaksın sen, her gittiğim yerde olacaksın, o meymenetsiz suratını her dışarı adımımı attığımda görcem, o hiçbir gibten memnun olmayan surat ifadenle sürekli karşı karşıya gelcem, 5000 sene yaşasan da üretiminde hiçbir katkının olmayacağı o telefonunla vıyıl vıyıl etrafta dolaşıp üstünlük taslamana şahit olcam, kendi vasıfsızlığını başka insanların sırtından geçinerek ve hayatı başkaları için daha da zorlaştırarak kapatacaksın ve beni de tüm bunları seyretmek zorunda bırakacaksın, işte bu sebeplerden ötürü senin ananı bir kez daha gibeyim, Ulan seni zaman makinesiyle 3000 sene öncesine göndersek o insanlara tek bir faydan olmaz, şu an içinde bulunduğun toplumdan tek bir şey öğretemezsin onlara. Ne bir alet edevat üretebilirsin, ne onlara bir icat sunabilirsin, ne de onları ileri taşıyabilecek tek bir fikir verebilirsin. Neden biliyor musun dıbına koduğumun evladı? Çünkü sen sığır gibi bomboş yaşıyorsun. içinde bulunduğun refah ve teknolojiyi sadece diğer zeki insanlara ve ortak mirasa borçlusun, ve sen sığır gibi bomboş yaşayarak hiçbir gibe derman olmamana rağmen sahip olduğun imkânlar yüzünden üstün olduğunu iddia ediyorsun. Senden nefret ediyorum nefret.
Neyse gibtir et şu amın evlatlarını, biz meseleye geri dönelim. Irzını gibtiğimin sümük suratlıları. Aslında daha çok küfretmek istiyorum ama yazı uzadı. Orrrrrospu çocukları sizi. Lafta demokrasiyi, özgürlüğü, barışı savunan ama her türlü ikiyüzlülüğü ve pisliği yapmaktan geri kalmayan kahpe topluluğu sizi.
Bu spiritüalist Alice Bailey'in kitaplarında çok sıklıkla kullandığı bir laf var, "ışık hüzmeleri" (points of light) deyu. Misal eski adı Lucifer Yayınevi, yeni adı Lucis Trust olan ruhçu şirketin şu anki internet sayfasına bir bakalım. Internet sayfasında da doğal olarak Alice Bailey'in öğretileriyle dünyayı aydınlatır bu yüce oluşum [65]:
http://imgim.com/e4.png
Çerçeve içine aldığım bölümde şu denir: "Ben daha büyük bir Işığın içindeki ışık hüzmesiyim"
Alice Bailey'in öğretilerinin de panteist olduğunu söylemiştim. Dikkat ederseniz "greater Light"taki Light büyük harfle yazılıyor, zira "daha büyük Işık"la kastedilen Tanrı'dır. Burada söylenen sözle anlatılmak istenen şudur: Tüm varlık ışıktır, yani tüm varlık birdir. Ben de bu bütün ve bir olan varlığın bir parçası olduğuma göre, ben de ışığım, ben de Tanrı'yım.
Bu New Age öğretilerinin bizim Mevlana'lardan, Arabi'lerden hiçbir farkı olmadığını ve tek farklarının işte bu yeni çağa adapte edilmiş ışıklı, enerjili jargonları olduğunu elli kez söylemiştim. Şekil A'da da bunu gayet güzel görüyoruz. He bu arada Mevlana denen 1200'lü yılların sakallı cübbeli elemanı ile bu adamların arasında fiziksel bir bağ olduğunu düşünmüyorum. Fakat tüm mistikler gibi temel öğretileri aynıdır, aynı sonuca ulaşmışlardır. Her neyse, Alice Bailey'in 1957 yılında yayınlanan kitabına geri dönelim. Alice Bailey öğretilerinin özeti olan şöyle bir şiire yer verir kitabında [66]:
http://imgim.com/e5.png
Alice Bailey burada yine ışık hüzmelerinin insanlığa aydınlanma (illumination) getireceğinden bahseder. Panteist öğreti çerçevesinde ışık hüzmeleri olan insan, büyük ışık olan Tanrı'nın bir parçasıdır.
Şimdi neden Alice Bailey'nin bu saçmalıklarını size gösteriyorum, şu yüzden:
http://imgim.com/e6.png
Bu kareyi şu an sizin de ulaşabileceğiniz New York Times gazetesi internet arşivinden aldım, 19 Ağustos 1988 tarihli sayıda, yakında ABD başkanı olacak olan George Bush'un görev kabul konuşmasının metni vardır [67].
Bu konuşmada George Bush ilginç bir ifade kullanır:
http://imgim.com/e7.png