Bu müritin anlattıklarından da alacağınız birtakım mesajlar vardır elbet. Mesela ABD'de ve Avrupa'da bu işin nasıl okulları olduğunu, nasıl türediğini, öyle ki popüler kültüre bu ruhçu öğretilerin ve ruhçu sembollerin nasıl hızla girmeye başladığını daha iyi anlarsınız bu adamın yazdıkları sayesinde. Zira yağmur sonrası yerdeki tuğlaların arasından fışkıran yosunlar gibi çoğalıyor bu spiritüalizm, bu iş de elbette küresel sermayenin sayısı bitmeyen spiritüalist kuruluşları sayesinde oluyor günümüzde. Spiritüalizm, ileride kurulması planlanan tek dünya devletinin tek dini olacaktır, zira insanlara inançsızlık ile hükmedemezsiniz, inanç bir ihtiyaçtır.
Geçen gün kendimle ilgili bir şey fark ettim. Yani otomatiğe alarak, fark etmeden sürekli yaptığım bir şeyin var olduğunu gördüm. "Oha, ben sürekli bunu yapıyorum lan" dedim kendi kendime. O şey şu, ben insanların söylediklerinin çoğunu, samimi olmadıklarını görerek ciddiye almıyorum. Birisinin söylediği bir lafı ciddiye almıyorum, çünkü içimden "gibtir lan, sen yalnızken içinden böyle düşünmüyorsun" diyorum. Çok süslü bir laf duyuyorsun birinden, veya süslü olması da gerekmez "ben şöyle yaparım, buna inanırım, şöyle yaparım" gibi iddialı bir laf duyuyorsun ve bunu gram ciddiye almıyorsun. Çünkü söyleyenin o an ona inanmadığını biliyorsun. Nereden biliyorsun diye soracak olursan, işte bunu bilmiyorum. Hani bir insanın cahil olduğunu bakışlarından anlayabilirsin ya, onun gibi, biliyorsun işte ama nasıl bilebildiğini bilmiyorsun. Her neyse, bu sebeple benim dünyamda "rol yapma" denilen şey çok önemli. Zira bir insanı ciddiye alıp almama kriterim tamamen bu. Rol yapıyorsa o adam, yani sırf ağzından bir laf çıkmış olması için söylüyorsa o lafı, veya sırf toplum içinde olduğu için normalde inanmadığı bir şeyi söylüyorsa, veya içtiği zaman en yakın arkadaşına itiraf ettiği şeyin tam tersini savunuyorsa o anlığına, bunu görüyorsam, gram ciddiye almıyorum.
O sebeple gram ciddiye alınmak istiyorsan, bana delikanlı gibi tasavvufun islam ile bir alakası olmadığını söyleyeceksin. Çünkü saf duygularla "böyle yapınca iyi oluyo" diye düşünen kandırılmış cahil bir tonton dede değilsen veya saf Anadolu çocuğu değilsen, gayet iyi biliyorsun sen bu tasavvufun ne olduğunu. Hem de gayet iyi biliyorsun. O halde bildiğin şeyi kabul edip söyleyeceksin, zütverenliğin lüzumu yok. Zaten görmekte olduğun şeyi kabul et ve delikanlı gibi söyle. De ki, ulan bu tasavvufun ne alakası var Kuran'ın söyledikleriyle, bu müslümanlar nasıl bu tasavvufçuları sahiplenebilecek kadar gerizekalı olabiliyorlar, ortada islam falan kalmamış ki anasını satayım falan de. Bunları de adam gibi. Heh.
Şimdi yine size gözlem olsun diye bir şey göstereceğim. Türkiye'de birtakım spiritüalist tarafından takip edilen bir Facebook hesabı var "Ruhun Uyanışı" adında. Takipçileri genellikle Facebook'unda manzara ve melek resimleri paylaşan orta yaşlı kimselerle genç yaşında yogaya merak salan tiplerdir. Şimdilik Türkiye'deki ruhçu profili de genellikle böyle zaten. Neyse, bu Facebook hesabı birçok yerli ve yabancı spiritüalistin sözlerini, kitap bölümlerini paylaşır ve takipçilerini bu yazarları okumaya yönlendirir. Mesela:
http://imgim.com/d5.png
Bu yazıda pek çok defa kullandığım Ramtha'nın sözlerini paylaşır. Altına da hayatın sırrını çözen arkadaşlar "çoook güzel kalp kalp kalp" falan yazar.
http://imgim.com/d6.png
Yine bir başka ruhçu yazarın acıyı ve çileciliği öven bir yazısını paylaşır. Tasavvufla aynı felsefeye sahip olan spiritüalizmde de acı çekmek = daha çok pişmektir. Hayatın anlamı tekamül etmek, yani ruhani evrim geçirmek ve nihayetinde de Tanrı olmaktır. Bu nedenle acılar ve başa gelen zorluklar çok iyi şeylerdir. Bunları anlatmıştım zaten. Pagan hurafelerinden biri olan asketizm, Cihangirli denyo aydınlarımıza satılır. Zaten sosyoekonomik düzeyi yüksek olan insana kafadan aydın deniyor dıbına koduğumun yerinde, ona da ayrı fitim. Ha çileciliği öven bu tipler dergahlara kapanmazlar, ponpon terlikleri ve nescafe fincanlarıyla Instagram'da bu kitapların fotoğrafını çekip paylaşırlar, spiritüalistler iş pratiğe gelince bizim hacı hoca tayfası tasavvufçular kadar samimi değillerdir. Zaten Allah aşkına böyle saçma bir inanç sisteminde nasıl samimi olabilir, nasıl işi pratiğe dökebilirsin? Olgunluğu, sabrı, acıyı öven ama arkadaşı Şems gidince zırıl zırıl ağlayan Mevlana misali, söylediklerinle yaptıklarının birbirini tutmaması kaçınılmazdır.
http://imgim.com/d7.png
Veya aynı hesap, 4 sene önce yazdığım şu yazıda ne mal olduğunu anlattığım Burak Özdemir'in spiritüalist saçmalıklarını da sık sık paylaşır. Burak Özdemir sık sık Rotary'de konuşmalar yapar, Rotary'ler tarafından desteklenir. Buradaki pasajda da Burak Özdemir, tıpkı bizim tasavvufçular gibi cennet ve cehennemin mecazi kavramlar olduğunu söyler. Yani ateistin biri "cennet, cehennem diye şeyler yoktur" dese ona bu muameleyi yapmam, inancı budur derim, başka şekilde tartışırım, fakat bu tasavvufçu ve spiritüalist tayfa hem Kuran'a inanıyorum ayağına yatıp hem de Kuran ayetlerine mecazi anlamlar yükleyerek Kitabı tahrif etme niyetinde oldukları için işin rengi değişiyor doğal olarak. Bu tam bir sinsilik örneğidir.
http://imgim.com/d8.png
Bir örnek daha vereyim. "Başmelek Cebrail (Gabriel)'in mesajı!!" şeklinde dünya çapında bir ruhçu furya var. Hani nasıl ki Mevlana'lar, Arabi'ler direkt Allah'tan bilgiler alıyorlar veya peygamberlerle mana katında görüşerek bilgiler alıyorlar, bu ruhçu arkadaşların senaryoları da kimi zaman medyum vasıtasıyla iletişime geçen üst boyut varlıkları, kimi zaman da insanlarla iletişime geçen melekler oluyor. Bunların "vahiy" senaryosu da bu. Hesapta Cebrail, Mikail gibi melekler bazı seçilmiş kişilerle iletişime geçer, onlara gizli sırları açıklar, Türkiye'de de "Meleklerle Yaşamak" adında kitapları 100 küsürden fazla baskı yapan bir şarlatanlık örneği var, dünyadaki spiritüalist furyanın Türkiye şubesidir kendileri. O konuya daha sonra gireceğiz. Peki neden melekleri alet ederler ? Eh Hristiyanlara ve Müslümanlara uzak kavramlar değildir "melekler", bu sebeple insanları kandırabilmek için aşina oldukları şeyleri kullanırlar. Semavi dinlerin öğretilerini kendi işlerine yarayacak şekilde kullanırlar.
Şimdi gelelim zurnanın zart dediği yere:
http://imgim.com/d9.png
Aynı sayfa bizim Mevlana'nın çok aydınlatıcı, çok bilgelik dolu sözlerini de paylaşır elbette. Peki neden herhangi bir Kuran ayeti paylaşmazlar da gider Mevlana sözü paylaşırlar? E çünkü Kuran bambaşka şeyler söyler, bu adamlar bambaşka şeyler... Mevlana ise bu ruhçu arkadaşlarla aynı şeyleri söyler. Hem Kuran ayeti paylaşarak insanları Kuran okumaya teşvik etmenin ne alemi var? Mevlana sözleri paylaş ki insanlar mistisizme kaysın, spiritüalistlerle aynı şeyleri söyleyen Mevlana'dan öğrensinler Kuran'da yazmayan o ulvi hakikatleri!
Mistiklerin ve ruhçuların tasavvuf sevgisi boşuna değildir, hatta Tayyip'in türbanlı bacısının Mevlana sevgisinden milyon kere daha tutarlıdır. Bozuk bir Türkçeyle "aradigim husuru meflanada buldim" diyen yabancı elemanlar, müslüman tasavvufçulardan daha mantıklıdır, zira tasavvufun islam'la en ufak bir alakası yoktur. Bin yıldır kekliyorlar bizim müslümanları yani. Konuya dışarıdan bakabilen herkes, müslümanların tasavvuf sevgisinin komikliğini fark eder. insanlar duygusal oldukları için kendi kültürlerine yakın olan veya kendilerine çevresi tarafından öğretilen her taku savunma meyilli oluyorlar, müslümanların tasavvufçuları sahiplenme sebebi de işte bu duygusallık ve kibirdir. Tabi bu şeyh veya veli geçinen beyin takımı tipler durumun gayet farkındadır, burada kandırılan mürit sürüsünden bahsediyorum ben. Duygusallık adamın dıbına kor, yer bitirir onu. Kafayı kullanacaksın dayı, başka yolu yok.
Bu dünyada hep, zaten sahip olmadığımız şeyler yüzünden sorguya çekilir, bedel öderiz. Sanki senin kabahatinmiş gibi "buna niye sahip değilsin?" denir sana. Daha ilkokulda bile resime kabiliyeti olmayan çocuk, kötü resim çizdiği için resim dersinden iyi not alamaz.