Şimdi bak güzel kardeşim, bir adam şarap içer mi? içer. Hatta isterse o şarabın şişesini zütüne de sokar. Banane. Kendi meselesidir.
Fakat bir adam, hele hele bunlar gibi islam adı altında her taku yiyen pislikler şarap içip bir de "bu bana helaldir" derse orada sıkıntı vardır. Orada müdahale etmek, uyarmak gerekir. Zira şarap Kuran'da kesinlikle ve kesinlikle haramdır, sen eğer islam adı altında Allahçılık oynayarak kendi kafana göre helaller haramlar koyarsan, hele hele bu pisliklerinle milletin aklını çelersen, orada sana dur derler. Şarap içen bir müslümanın kafa yapısı ancak ve ancak "günahı boynuma, Allah affetsin" olabilir, eğer "bu bana helal, içerim" diyorsa, tıpkı Kuran'da söylenen şu tipe dönüşür:
Kendi istek ve tutkularını ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? (Furkan suresi, 43)
Şarap içip günah olduğunu bilen, kabul eden kişi yalnızca şarap içme günahını işler ve günahkar olur. Ama bu pislikler gibi şarap içip Tanrılığını ilan ettiği için şarabın kendisine "helal" olduğunu iddia eden tipler sadece şarap içme günahını değil, aynı zamanda en büyük günah olan "şirk"i, yani Allah'a ortak koşmayı da işler. Allah'a, kendisini ortak koşar. Müritleri ise bu herifleri Allah'a ortak etmiş olur.
Eylem aynı eylemdir; şarap içmek. Fakat zihinde Allah'a karşı işlenen suç yüzünden, iki günahın boyutu çok farklıdır.
Bu tıpkı estetik olarak beğendiğin bir heykele bakmakla, aynı heykele "bu Allah'ın bir temsilidir" manası yüklemek arasındaki fark gibidir. Birinde hiç günah yoktur, biri ise en büyük günahtır, Allah'a aracılar koymaktır.
Fakat bunu "kardanadam puttur" diyen sığır oğlu sığır ilahiyatçılara anlatamazsın, zira bu adamların put anlayışı bile puttur. Kafalarındaki put imajı bile heykelden ibarettir. Oysa put esasen fikir olarak meydana gelir. Mekke müşriklerinin Allah'a aracı koyduğu putların isimleri Kuran'da söylenir, fakat bu putların heykel olup olmadıkları dahi söylenmez. Zira belki de bu putlar şimdilerin evliyaları, şeyhleri, hayali varlıkları gibi putlardı. Eğer bu putlar heykeldense bile, bu olay tamamen o heykele yüklenen anlamla ilgilidir, yani heykelin bir Tanrı parçası veya Tanrı'ya yaklaştırıcı unsur olduğunu iddia etmekle ilgilidir. Heykelin kendisi put olmak zorunda değildir. Bu dünya üzerinde yaşamış hiçbir insan bir heykel parçasına "aha bu Allah" diyecek kadar salak değildir, ancak bu Mevlana'lar gibi bir felsefe kurarak o putun Allah'ın parçası/temsili olduğuna inanırlar. işte Kuran'da insanların uyarıldığı "Allah'a ortak koşma" suçu tam olarak budur.
isteyen istediğine inanabilir elbette, seçim sizin. Ahirette nasıl olsa görüşeceğiz.
Şeyh, tıpkı Matrix'teki Neo gibidir, üst insandır. Hatta üst insan tanımı yetersizdir, insan bile değildir o, Tanrı'dır. Müritler ve diğerleri ise avamdır, Matrix'teki Tank ve Doser gibi henüz Tanrı olduğunu idrak edememiş alt varlıklardır, bunlar ayak işleriyle uğraşan hamallardır ve feda edilebilirler.
Mesnevi'den devam ediyoruz, isteyen tamdıbını, isteyen sadece çerçeve içine aldığım kısmı okusun [32]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAw6
Mevlana burada müritlerine, "veli" adlı yüce kişilere karşı nasıl davranmaları gerektiğini tembih eder. Onların gözünü iyice korkutur, zira çerçeve içindeki bölümde de okuyacağınız üzere Allah demiş ki: "Veliler benim çocuklarım gibidir. Bu dünya gurbetinde işten güçten beridirler (muaftırlar)".
Böyle bir Kuran ayeti yok tabi ki de.