Okudunuz mu? Sapık herif. Yemin ederim sinirlendim şu an, bu saçmalıkları nasıl anlatacağımı bilemiyorum yemin ederim. Padişahlar padişahı ile halvetteymiş Mevlana'mız. Bu sufiler halvete girip kendilerini bir odaya kilitlerler, amaç olgunlaşmak, ermek gibi tıraş sözcüklerle halka açıklanır, esas amaç ise Mevlana'nın söylediği gibi "benliği terk ederek Allah ile bir olmak"tır.
Hemen bir sonraki sayfadan devam ediyorum [20]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUQ
Mevlana bu satırlarda Allah'ı tehdit eder. Neden? Çünkü ruh hastasıdır da ondan.
Allah olma aşkıyla yanıp tutuşan Mevlana, açık seçik eğer "bir olma" çağrısına cevap vermezse çeşitli kargaşalar çıkaracağını söyler Allah'a. Koşun beyler kavga var.
Ya güzel kardeşim bu nedir lan? Üşenmeyip bi okuyun n'olur ya. Herif bildiğin ibrahim Kutluay'a laf sokma kaygısıyla şarkı yazan Demet Akalın misali şiir yazıp Allah'a rest çekiyor "bu gece de yanıma gelmezsen gürültüler koparırım" diye.
He oldu, istersen bi de Facebook'tan engelle de seni merak etsin. Manyağa bak la.
Şimdi aklınıza şöyle bir soru takılmış olabilir: Eğer ruhçuluk (spiritüalizm) ve tasavvuf öğretisine göre her şey zaten Allah'sa, neden benliği terk etmek gerekir? E biz zaten Allah değil miydik, hani marjinal bizdik?
Bu soruyu cevaplamam uzun sürecek. Ve bu sorunun cevabını öğrendiğinizde, sevgi pıtırcığı gözüken tasavvufun ve ruhçuluğun, ne gibi iğrenç sonuçlara yol açtığını da göreceksiniz. Bu iğrenç sonuçların bir kısmı yalnızca müslümanları bağlar, işin inanç boyutuyla ilgilidir, o kısımları okuyan bir ateist veya deist "ee banane" demesin, zira bu iğrenç sonuçların diğer kısmı ise sadece müslümanları değil herkesi ilgilendirir, hayatın pratiği ile ilgilidir. ilk anlatacaklarım işin müslümanları bağlayan, inançla alakalı kısmı olacak. Zira bunu anlatmadan evvel işin herkesi bağlayan kısmına geçiş yapmam mümkün değil. Öyle ki işin temelinde Kuran-tasavvuf çatışması yatar. Şimdi arkanıza yaslanın, ve buradan sonra anlatacaklarımı büyük bir sabırla tane tane okuyun. Arka sıra dinle burayı evladım, laf anlatıyoruz burada.
Öncelikle şunu söyleyeyim hacı, insan ürünü olan bir felsefede muhakkak saçmalıklar (ki hem de büyük saçmalıklar) ve mantıksızlıklar olacaktır. Zaten bu yüzden bunlara kulak asmayıp "hurafe" diyoruz ya. Diğer sebebi ise, ruhçuların ve sufilerin bu dünyayı "illüzyon" diye tanımlamasıdır. Bu maddelerden oluşan dünya, onlar açısından bir "hayal"dir, aslında yoktur. Bu madde dünyasının bir aldatmaca, bir hayal olduğunu fark eden ve bu aldatmaca dünyadan, aldatmaca benliğinden sıyrılan ulvi kişiler de Allah ile bir olur. Yani tasavvufa göre Allah'ın bir yansıması olan bu dünya, Allah'ın insanlara kurduğu bir tuzaktır, yanılsamadır. Ulvi kişiler bu yanılsamayı fark eder ve madde dünyasından sıyrılarak Allah ile bir olma yolculuğuna çıkarlar. Bu ulvi kişilerin adı spiritüalizmde kimi zaman "ermiş", "üst boyut varlığı" gibi tıraş isimlerdir, aynı kişilere tasavvufta ise "insan-ı kamil" veya "veli" veya "şeyh" denir. Bu kişiler, dünyanın illüzyon olduğunu fark ederek Allah olduklarını anlarlar.
Örneğin, Ramtha adlı ruhçu kitaba bakalım şimdi, derhal okuyun kaynatasına horyuken çektiklerim [21]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAwi
Veya diğer ruhçu kitabımız olan Ra Bilgileri'nde de aynı lafları görebiliriz [22]:
Allah olduğunu idrak etmiş olan yüce varlık Ramtha, insanlara bu madde denen, benlik denen illüzyonu aşmaları ve Allah olduklarını fark etmeleri çağrısında bulunur [23]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAwH
Evet, şimdiye kadar yaptığımız gibi, günümüzde yazılmış bu kitaplar ile, 1200'lü yıllarda yaşamış olan Mevlana'nın AYNI şeyden bahsettiğini ispatlamak adına hemen Mevlana'nın Divan-ı Kebir adlı eseriyle karşılaştırma yapıyoruz. Şunları söyler Mevlana [24]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAU1
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAU9
Bildiğin Burhan Altıntop'un dergâhlısı yemin ederim, "ben yoğum" nedir olum. Ruhçuların "illüzyon, aldatmaca, hayal, yokluk" dediği şeye Mevlana tıpkı onlar gibi "hayal" veya "yokluk" der, veya bazen de "gölge" der, bazen de "vehim" der. Tasavvufçuların kullandıkları bu kelimeler, ruhçuların kullandıkları "illüzyon" sözcüğü ile tamamen aynı anlama gelir, sadece jargonları farklıdır.
Peki sadece "benlik" mi bir hayaldir? Mevlana'ya göre sadece "benlik" mi yoktur? Hayır, "ben, sen" ayrımı yoktur bu adamlar için dedik ya, tüm varlık birdir. O sebeple tüm varlık "hayal"dir, tüm varlık yoktur Mevlana'ya göre. Divan-ı Kebir'den devam ediyoruz, şu tek cümleyi okuyun [25]:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUA
Mevlana bütün varlığa illüzyon der, çünkü bütün varlık Allah'tır.
Mevlana'nın deyimiyle sen yoksun, hayvanlar yok, bitkiler yok, çünkü sadece Allah var. O sebeple bu varlıklar birer illüzyondur tasavvufa göre, çünkü sadece Allah vardır ve her şey Allah'tır.
Matrix filminin senaristi ve yönetmeni olan Wachowski Kardeşler de spiritüalisttir. Seyredenlerin kaçta kaçı fark etti artık orasını bilmiyorum ama son filmleri olan Cloud Atlas da alenen new age propagandasıdır. Cloud Atlas gibi Matrix de panteizm ve ruhçuluk öğretisini başarıyla yedirir izleyiciye. Herkes toplum içinde salak gözükmemek için Matrix'i anlamış ayağına yatar, halbuki panteizm bilinmeden Matrix anlaşılmaz. Gel bak, Matrix'in o meşhur sahnesinde neyden bahsedilir gör:
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUl
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUq
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUx
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAU0
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUK
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUT
http://www.hizliresimyukle.com/image/BAUW