+4
geldim beyler, babam telefon aldı hemen. peşine de laptop. dedim amk kertenkelesi madem ikisini aynı anda alacak kadar durumun vardı ne diye beni taa otellere yollayıp da eziyet ettin.. tabi içimden.
o yazı öyle böyle geçirdik beyler, Eylül hala arada yazıyodu.
sonunda babamla beraber üniyi kazandığım şehre geldik, muafiyet sınavına girdim, yurt ayarladık. üniye başladım.
beyler ilkokul başka, lise başka bi şey. ama üniversite tamamiyle başka dünya.
ailenden temelli kopmuşsun, kendi imkanlarınla uyuyup kalkmaya, kendi kararlarını almaya, belli bi parayla geçinmeye çalışıyosun. bi tane bile tanıdık yok. güvenebileceğin adam yok. paran mı bitiyo? ailene söylemek istemiyosun çünkü zaten sana yolluyolar, ilk defa kaldığın yer için de
bi dünya para ödüyolar, öyle olunca geçinmeye çalışıyosun. çok şükür hiçbi zaman parasız kalmadım ama ilk defa cüzdanımda belli bi parayla geçinmeye çabaladım. sınıfındakiler kim bilmiyosun. kendini hiç olmadığı biri gibi tanıtanı da var, en huuru gelip kutsal bakireyi oynuyo, en şerefsiziyle kanka oluyosun falan, içinde bi korku var. lise öyle mi? bi tanıdığın oluyo, o onun tanıdığı çıkıyo, ortama yeni biri giriyo diyon panpana bu kim nasıl biri. hoop gbt'sine kadar geçiyo eline. ama ünide öyle olmuyo, kimseyi tanıyamıyosunuz, dikkat etmek zorunda kalıyosunuz.
güzel bi sınıfa düştüm, her çeşit insan vardı yani. arkadaşlıklar kuruldu, samimiyet arttı falan..
bi gün benim yanımdaki arkadaş son derslere girmedi gitti, en arkadaki kızın da kitabı yokmuş, gel dedim yanıma. geldi beyler..
kızın adı, büşra. işte sohbet ediyoruz derste öyle böyle , konu pandorranın kutus tamam mı bi paragraf var ingilizce, herkes okuyo soru cevaplandırıyo falan, bu kız da telefonla ilgileniyo. ben de soruları çözdüm pandorra'nın kutusundan tüm kötülükler çıkıp dünyaya yayılmış işte yalan vs gibi kötü şeyler, dedi bana pandorra'nın kutusundan ne çıkmış? s e x dedim ben de, bu gülmeye başladı falan. ara oldu.