+41
*
-nasıl oldu? dedi
-ney nasıl oldu? dedim şaşkınlıkla.
-yatağın. diyerek güldü pis pis
mevzuyu çakmıştım ama yine de onun ağzından duymak için sordum.
-ee içerde kim yatacak peki? dedim
-ali'nin kalıcak yeri yokmuş da onu çağırdım. dedi
"hasgibtir"ledim çok derinlerden.
elemanla son olaydan sonra doğru düzgün konuşmamıştık bile.
hadi ben kabul ettim diyelim o nasıl geliyordu amk.
"vay amk" demekten başka çare kalmamıştı bana ki.
eylül'ün bin gülüşü rahatlattı beni.
-şaka yapıyorsun di mi? dedim yine de emin olmak için.
-yooooo. dedi bu sefer gülerek.
-he he tamam tamam. dedim sallamaz bir tavırla ben de gülmesine eşlik ederek.
-hadi yat bakalım. diyerekten beni yeni yatağıma yatırdı.
üzerimi bi güzel örttü..
yüzümdeki en belirgin yara olan kaşımın üzerine baktı.
-geçiyor geçiyor. diyerek avuttu beni.
önce gitti ışığı kapattı.
sonra tekrar yanıma geldi.
sokak lambası odayı az da olsa aydınlatıyordu.
bana doğru eğildiğini görebiliyordum.
"ulan" demeye kalmadan eylül çok masum bir öpücük kondurdu dudaklarıma.
-iyi geceler. dedi çok içten.
-iyi geceler. dedim binlerce duygunun içinde kalmış tepkisizce.
ama şoktaydım, o yüzden kontrol edememiştim sesimi.
yüreğim yerinden çıkacak gibi olmuştu.
bu şekilde uyuyabilmem imkansızdı.
bir yandan utanıyor bir yandan sessiz sevinç çığlıkları atıyordum içimden.
bir insan nasıl bir insanı her hareketiyle kendine yeniden aşık edebilirdi,
cevabı eylül'de gizliydi.
odaya girdi.
kapıyı kapattı eylül.
uyumam epey zaman aldı.
saati göremiyordum ama tahminimce 3'e geliyordu.
yarın belki de zor bi güne uyanacaktım ama eylül'ü düşünerek hayaller kurarak uyumayı tercih ettim o gece.
insan yüzünde gülümsemeyle uyur mu amk.
ben uyudum o gece.
muhtemelen uyumadan önce kafamda kurduklarımdan dolayı çok fantastik rüyalar gördüm.
gördüğüm tüm rüyalarda eylül vardı.
uyurken bile mutluydum amk.
ama bu mutluluğun çok da uzun sürmeyeceğini biliyordum içten içe de.
öyle böyle derken sabah oldu.
yattığım koltuk belimi mahfetmişti.
kalkamadım yattığım yerden.
önce gerindim bi, sonra gözlerimi ovuşturdum.
sonra mutfakta ıslıkla "hayat sevince güzel, sevince tatlı günler, bir kuşu kelebeği, bir taşı sevin yeter"i çalan eylül'ü duydum.
camdan bakasım gelmişti bir an tüm mahalle halaya kalkmış mı diye.
neşeyle kalktım ağrıyan belime rağmen yattığım yerden.
mutfaktaki küçük masaya kendi çapında kahvaltı hazırlamıştı sevdiğim.
çayı koyuyordu ben mutfağa girdiğimde.
Tümünü Göster