-
276.
+4arkada planda bu şarkıyla beraber okuyun beyler.Tümünü Göster
https://www.youtube.com/watch?v=5anLPw0Efmo
"senden arda kalan mektuplarımı okuyarak başlamak istedim yazmaya.. seni ne kadar çocukça sevdiğimi gördüm, ne kadar saf, ne kadar temiz bir sevgiyi yakaladım cümlelerimde.. hala bıraktığın gibi. yoksun. gitmişsin. giden senmişsin ama beni de zütürdüğünü farkedememişim.. kapılarını, pencerelerini bana kapattığında ruhumun da senin odanda bir yerlerde tıkılı kaldığını anlayamamışım, geç oldu. okuyup okuyup "vay be" dedim, "ben bu kadar nasıl sevdim?" zira gittiğinden beri bir başkasına sevgi beslemekte zorlanan charly ile bu mektupları yazan charly arasında uçurumlar var. belli ki her birinden atlayıp olabildiğince uzaklaşmışım benliğimden sen gidince. mutlu sonla biten gerçek tek hikaye olacağına inanırdım, gittin. şiir oldun. ve ben senden başkası için kalemi elime almayı yakıştıramadım kendime. Giderken, avaz avaz susmuşum. Pencereni kapattığın gün attığım "geri dön" çığlıkları cdıbına çarpıp un ufak olmuş. "geri dön" demek için geç oldu. Seninleyken her olumsuzluğa "olsun neşe var" dediğimi, senden sonra her olumsuzluğa "ulan neşe de yok" dediğim zaman farkettim, geç oldu. Yollarımızı ayırıp ayrı ayrı yürümeye başlayalı uzun zaman olmuş, şimdi başka bir hikayenin başrolüsün. Ama bilmeni isterim ki sen en çok benim hikayeme yakışmıştın. Hep derdim ya, aşk için görmek, duymak, sarılmak, öpmek, dokunmak gerekir, benimki aşktan daha ötesi, tarif edilemeyecek kadar saf ve tertemiz diye, gerçekten de öyleymiş. Çünkü ben birbirlerini görüp, duyup, öpüp; birbirlerine sarılıp, dokunup da seven insanlardan daha fazla sevdim hiç canlı görmediğim, hiç canlı duymadığım, hiç sarılmadığım, öpmediğim, dokunmadığım birini. içimde kalmışlığını, sözlükteki herhangi bir kelimeyle tarif edemiyorum. Adını maziye gömüp yokluğunla başa çıkmaya çalıştıkça yüzleştim bu gerçekle. zira aramızda kilometreler olmasına rağmen, beraber dünyanın hiçbir yerine anı bırakmamış olsak dahi, ben bu şehrin her noktasında sevdim seni. Bu şehirde attığım her adımda bastığım zemin kadar hissettim varlığını derinlerde bir yerde. ve seni sevdiğim her nokta, maziye gömmeye çalıştığım adını çıkartıp koydu önüme, yüzleşmek zorunda kaldım; kimi zaman yokluğunla, kimi zaman da.. neyse. sonrasında bir erkeğin öpmeye kıyamayacak kadar çok sevdiği biri için "hayatımın aşkı" demesini yanlış görmemeye başladım, kabullendim. yoktun, ama bu hayatımın aşkı olduğun gerçeğine gölge düşüremezdi. seni benim kadar sevemeyecek biri ile mutlu olmayı becerebilir misin bilmiyorum, ama inan ben daima mutlu olmanı isterim. Çünkü ben en çok seni seviyorum ve seni en çok ben seviyorum."
başlık yok! burası bom boş!