+43
*
bi süre hiç konuşmadan öylece oturduk.
sinirli olan bakışları her geçen saniye biraz daha yumuşadı.
ben girmeden o girdi lafa.
-bi daha aysel'le görüşmeni istemiyordum. dedi
-o ne demek şimdi eylül. dedim
-bence gayet açık bir cümle. dedi
-açık ama saçma. dedim
-bizim aramızda olana karışmaya, direk ablana söylemeye ne hakkı var, bariz kıskanıyor baksana dedi. sanki kendi yapmış olduğu hareket çok mantıklıymış gibi.
-eylül, yanlış düşünüyorsun. dedim
-bence sen çok basit düşünüyorsun. dedi
-aysel evleri değiştirdiğimizi bile bilmiyor sen neden bahsediyorsun. dedim
bunun neyine şaşırdığını anlamamıştım ama eylül buna çok şaşırmıştı.
-nasıl ya? dedim.
-nasılı falan yok, söylemedik ve bilmiyor, bu kadar basit. dedim
-allah allah. dedi kafayı iki yana sallayarak.
-bildiğin bi şey mi var eylül. dedim
deminki şaşkınlık yerini paniğe bıraktı.
-yok yok. diye kafasını bilinçsizce iki yana salladı.
bi şeyler sakladığı açıktı ama üzerine gidebileceğim bir açığı henüz yoktu.
üzmemek için sustum.
kafam yine çok karışmıştı ama artık bu durumların huursu olduğumdan akışına bıraktım.
derken eylül hareketlendi.
yastıkların yerlerini değiştiriyordu.
-yatacaksan kalkayım. dedim
-yastıksız yatamam ki. diyip dizime koydu başını.
yastık olmaktan gurur duyacağım hiç aklıma gelmemişti.
çok mutluydum yine amk.
küçücük bir hareketiyle bu kız beni nasıl böyle mutlu edebiliyordu, bilmiyordum.
açıkcası bilmek de istemiyordum.
büyüsü bozulur diye çok korkuyordum.
bi cesaret ellerimi saçına zütürdüm.
yavaş yavaş okşamaya başladım.
yan gözle bana bakıyordu.
istemsiz bir tebessümle karşılık veriyordum.
ama sabahtan beri içimi yiyip bitiren emre mevzusu vardı hala aklımda.
daha fazla dayanamayıp tam
-eylül bugün emr... demiştim ki
-ablan bebeği doğurmaya karar verdi. diye lafı ağzıma tıktı Eylül...