0
Bu eğilimler genler yoluyla açıklanamaz mı?
Genetik değişiklikler, sadece bir kaç nesil boyunca görülen kanser oranlarındaki bu tip büyük artışlara bir açıklama getiremeyebilir.
Aynı genleri taşıyan tek yumurta ikizlerinin aynı tip kansere yakalanma şansı yalnızca onda birdir. Bu durum, kalıtımla gelen genlerin popülasyondaki kanser riski üzerinde nispeten küçük bir etkisi olduğunu göstermektedir.
Kanser nedenlerinin tespit edilmesi
1950’lerin başında gösterildiği gibi, sigara içmek akciğer kanseri ve diğer hastalıklara neden olmakta ve kanserin engellenebilir nedenleri ile ilgili daha fazla çalışma yapılmasına zemin hazırlamaktadır.
Sigara kullanmak, alkol, sağlıksız diyetler ve daha fazlası gibi yaşam tarzı etmenlerinin kanser gelişimini etkilediği gösterilmiştir. Kirlilik gibi diğer çevresel etmenler de kanser riskini etkilemektedir, ancak yaşam tarzı etmenleri ile kıyaslandığında şaşırtıcı derecede küçük ölçüde etkilemektedir.
Bu çalışma, yaşam tarzı ve kanser üzerine yapılan binlerce çalışma için önemli bir başlangıç noktası olmuştur. Obezite ve hareketsizlik bu listeye daha sonradan eklenirken; sigara kullanmak, alkol ve sağlıksız diyetler kanser nedenleri olarak onaylanmıştır.
2011 yılında yapılan yeni bir çalışma kanser riski etkilerini tekrar değerlendirmiş ve 10 kanser vakasının dördünden daha fazlasının tütün, alkol, diyet, fazla kilo, hareketsizlik, enfeksiyon, radyasyon, meslek, post-menopozal hormonlar ya da emzirmeden kaynaklandığını göstermiştir.
Kanser riskinden bahsederken ne demek istiyoruz?
-Gece eve yürüyen birisi karanlık bir kestirme yol kullanmaktansa iyi aydınlatılmış daha uzun bir yoldan gitmenin daha güvenli olacağına karar verebilir.
-Bu kişiler kesin olarak ne olacağını bilemezler, ancak kendi iyilikleri için girişimlerde bulunabilirler.
-Kanser riskini düşünüp tartmak da buna benzer bir egzersizdir.
Göreceli riske karşılık mutlak risk
Risk raporları, iki farklı tip risk olduğundan dolayı, kafa karıştırıcı olabilmektedir.
Bir kişinin mutlak riski o kişinin gerçekten kansere yakalanma oranı anldıbına gelmektedir. Örneğin, Büyük Britanya genelinde toplanan istatistiklerden, ortalama bir kadının yaşamı boyunca meme kanseri açısından mutlak riskinin sekizde bir ya da yüzde 12.5 olduğunu bilmekteyiz.
Her bir bireyin mutlak riski yaşamı boyunca değişmektedir. Bir kadının meme kanserine yakalanma riski, DNA’sına zarar verecek daha fazla madde biriktiğinden, yaşla birlikte artar. Ortalama olarak, 30 yaşına kadar meme kanserine yakalanma riski 2.000’de birdir, ancak 70 yaşından sonra bu risk 13’de bire iner.
Bazı faktörlerin kansere yakalanma riskini arttırdığı ya da azalttığını, diyelim ki yüzde 50 oranında, belirten beyanlar göreceli risk olarak tanımlanmaktadır. Bu, bize bir kişinin başka birisine kıyasla kansere yakalanma şansını ifade etmektedir (örneğin; sigara içmeyenlere kıyasla sigara içenler gibi).
Örneğin:
Alkol; ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, rektum ve meme kanserlerine yakalanma riskini arttırmaktadır.
Alkol kullanmayan her 1000 kadından 118’i, 75 yaşından önce bu kanserlere yakalanabilir - bu 11.8 oranında bir mutlak risktir.
Araştırmalar günde iki kadeh alkol almanın bir kadının bu kanserlere yakalanma riskini yüzde 13 oranında arttırdığını göstermiştir. Ancak bu ne anlama gelmektedir?
Bu yüzde 11.8’in yüzde 13’ü kadar fiili bir artıştır - toplam yüzde 1.5’luk bir artış.
Bu nedenle, günde iki adet içki içen kadınlar arasındaki toplam mutlak risk 11.8 + 1.5 = yüzde 13.3’dür. (11.8 + 13 = yüzde 24.8 değil)
Yani, günde iki kadeh alkol alan 1000 kadın arasında, 75. doğum gününü görmeden önce beklenen kanser vakası 133’dür. - bu alkol almayan gruba göre 15 kat daha fazladır.
Tümünü Göster