+260
-116
ister taşşak geçtiğimi düşünün ister "laf olsun diye konuşuyor bu gerizekalı." deyin. inanın hiçbiri umrumda değil. tek bildiğim serkan inciyi bu dünyada sahip olduğum veya sahip olduğumu düşündüğüm herkesten daha çok seviyorum. bilhassa da babamdan.
aslında üstünkörü düşününce; "biraz acımasız bir yorum değil mi bu biyikli?" demiyor değilim içimden. ama inanın öyle değil. serkan inci'nin beni babamdan daha çok sevdiğini, bana babamın verdiği değerin katbekat fazlasını verdiğini düşünüyorum.
babam beni sevmiyor. bugüne dek bana bir kez dahi "oğlum" demedi. serkan bana her zaman "kardeşim, dostum, cano, biyiklim" diye hitap eder. bana karşı beslediği sevgiyi iliklerime kadar hissediyorum. adam beni sahipleniyor ya. ufak bi detay gibi görünüyor ama gerçekten değil arkadaşlar.
babama; "araba lazım" desem, "git al, ceketin cebinde der". ehliyet sınavını ikidir geçemediğimden bile bihaber. düşünmez ki, bu çocuğun başına bir hal gelir, acemi şofördür, ne yapacağını bilemez, kitlenir. umrunda değilim ki. bir an önce başından savmak ilk düşüncesi. serkan'ın arabasını kaç kere istedim. her seferinde bi abi edasıyla gelir; "kardeşim ehliyetin yok, başına bir hal gelir, ben vicdan azabına nasıl dayanırım, araba senin köpeğin olsun, ben zütüreyim seni nereye istiyorsan" diye gönlümü alır, istediğim yere de zütürür.
babam bana güvenmez. geçen gün platin meme yapmış, yarım saatlik işi var arabanın. "sanayiye zütürüp halledeyim ben dedim." demez olaydım. "bugüne kadar ne takumu hallettin, sanayiye zütürecekmiş, vilayetini gibtiğim." diye bi tersledi. dayımlar da bizdeydi. itin zütüne girdim. nasıl küçümsedi beni. küçük kuzenim var. güldü bana. serkan inci ise bana güveniyor. 500.000' e yakın yazarın olduğu türk internet aleminin en güçlü oluşumlarından birinde bana yöneticilik ünvanı verdi. bu işi becerebileceğime inandı. hayatımda ilk defa bir yetkim oldu. babam yazın eve giren sivrisinek duvara konduğunda terlikle öldürmeye yeltensem arkamdan yaklaşır zütüme tekme vurup terliği elimden alır. o işi bile becerebileceğime inanmıyor. kafama da vuruyor bazen.
en basitinden geçen gün; gözaltına alınmıştım, sözlükte girdiğim senaryo bir entryden dolayı. akşam haber gönderdiler yarın emniyete gel diye. gelmezsen cebirle alacağız dediler. ben endişelendim, nasıl ağlıyorum, ya hapse atılırsam, ya emniyette bana dayak atarlarsa falan diye. babam kılını kıpırdatmadı. inciyi biliyor. ayda 3000 lira gelir getirdiği için bi tak demiyor, hoşuna gidiyor ama yine de internetli işleri falan sevmiyor. yani para kazanmasam modemi söker atardı. her neyse. ya baba diyorum, amcamı bi ara. amcam polis. ya bi şeyler söyle. şakacıktan girmiş de diyorum oralı olmuyor. ne tak yersen ye. mal mal şeyler yazarken bana mı sordun diyor. o sırada kapı çaldı serkan geldi. ben telefonda ağlamıştım, merak etmiş . geldi halimi hatrımı sordu. beraber gidicez dedi yarın emniyete. patientiayı da alırız hiç bi sıkıntı olmaz ama biz yine de avukatımızla gidelim eşşeğimizi sağlam kazığa bağlayalım dedi. istersen gel dedi dışarı çıkalım, kafanı dağıtırsın iki bira içeriz laflarız. babamın yanında diyor bunları. babam duyuyor yani. ulan bi oğlunu sahiplen , "gerek yok yigenim, bilader polis, hallederiz" de. yok amk. elalemin oğlu senin evladını sahipleniyor, abilik, babalık ediyor, gram utanmıyorsun, pişmiş kelle gibi sırıta sırıta güldür güldür show izliyor. e sen gel de bu adamı sev, gel de serkan için canını verme. sıfatlarına baksan ikisi de adam. hatta serkan daha bi efemine, saçlar falan. ama iş yürekte bitiyor.