-
2501.
+68 -1*
aradan yarım saat kadar geçmişti ki taksi sırası bana geldi.
rüstem abinin verdiği adrese gittim,
yakınlardan aldığım müşteriyi çarşıya bıraktım,
dönerken 2 müşteri daha aldım,
çok şükür cebim para görmüştü azcık,
arabanın gazı bitmek üzereydi,
yol üstünde bi benzinliğe çekip gazı fulledim,
benzinliğe girmişken de arabayı bi yıkayayım dedim,
bi güzel partlattım bizim sarı fıstığı.
emrah'tan yediğim fırçayla, geç de olsa kendime gelmiştim.
bundan sonra ekmeğime bakacak eylül'e karşı sağlam adımlar atacaktım.
bir an emrah'ın yanına gidip gönlünü alsam mı acaba diye düşündüysem de,
sonra, dükkandayken sırf cemil usta laf etmesin diye affetmiş gibi yapar
benim de içim rahat etmez diyerekten sonraya erteledim.
arabaya bindim durağa doğru sürdüm arabayı.
henüz yolu yarılamamış çarşı civarındaydım ki rüstem abi seslendi telsizden.
-ömer aysel aradı, çarşıda bıraktığın yerdeymiş, yakınlardaysan al değilsen araba göndereyim. dedi
-tamam abi alıyorum 2 dk'ya. dedim
ve aysel'i bıraktığım yere doğru sürdüm arabayı.
elinde poşetlerle beni bekliyordu.
aysel'in yanına gelince durdum.
elindeki poşetleri arka koltuğun üzerine koydu,
kendi ön koltuğa oturdu.
-hayırdır benim aramamı mı bekliyordun. dedi çok çabuk gelmemi kastederek.
-sabahkini telafi etmek için bastım gaza. dedim gülerek.
-iyi hadi bakalım, bu seferlik affettim. havalı havalı
ben sadece gülerek tepki verdim.
son zamanlarda ablama yaptıklarından dolayı samimiyetine güvenerek.
-neler aldın bakalım. dedim
-işte giymek için bi kaç ıvır zıvır işte. dedi
ıvır zıvır dediği en az 10 poşetti.
-artık işletmecisin ceket falan ona göre bi şeyler alsaydın. dedim
-ay ömer, müdür gibi bi şey olucam ben şimdi dimi. dedi sevinçle
-ne müdürü kızım, patron olacaksın patron. dedim
kendi kendini alkışlayarak saçma bi kutlama yaşattı bize arabada.
ben de mutlu olmuştum onunla birlikte.
ama sonra birden fazla samimi olduğumuzu farkederek öksürerek ciddileştim tekrar.
başlık yok! burası bom boş!