Vay arkadaş. eski mesajlarıma şöyle bi baktımda beyler. ne anlatıyomuşum nereye dalmışım. kübrayla anılara girmişim bi anda konuyu baya saptırmışım. devam ediyim şuraya. en son hatılarsanız previously on amc to ibo yapacak olursak , en son kübranın ev partisine doluşan kızlar arasında burcuyla karşılaşmıştım. ve gece perişan olup sabah uyandığımda kübranın kahvaltısı ve neşesiyle neşemiz yerine gelmişti. bölüm burdan devam ediyo. kübranın neşesi benimde neşemi yerine getirmişti. sevimli gayet hoş bi kızdı kübra. kardeşim gibiydi ve hayatımdaki önemi büyüktü. yıllar sonra bile sürekli olarak özlediğim ve görüştüğüm tek kız sanırım o kalacak. tek yanlışını görmedim daha bu zamana kadar. yüzümü kara çıkarmayan tek kız. neyse. şirkete gittim ve işlerime güçlerime bakıyım biraz diye masama kuruldum her zamanki gibi ogünde. ama burcunun etkisi aklıma gelmiyo değil tabiki. uzun zaman sonra karşıma çıkması beni biraz sarsmıştı. düşünmeyim aklıma getirmeyim falan dedikçe durup durup geliyodu aklıma. ayrılma hikayemizi bilirsiniz bazılarınız çok ucuz kurtuldu falan demişti. gerçekten öyle oldu biraz. çok ağır bi darbe attı karşılık veremedim. bildiğin sol kroşeyi geçirdi bize. direk havlu atıp çıktım sahadan amk. ona karşı dövüşmek istemedim. iş yerinde de dalıp dalıp gittiğimi gören joguar durumdan memnun olmadı. ikide bir uykum var gibi gözlerim bi noktaya kilitlenip kalıyodu. aklımdan bişeyler geçiriyodum sürekli burcuyla ilgili. eski zamanlar anılar konuşmalar verilen sözler falan geliyodu aklıma. ne kadar safmışım falan diye geçiriyorum. böylesine güçsüz bi halde otururken joguar geldi yanıma elindeki kalemle masama vurdu. irkildim bi an kendime geldim baktım buna ne var gibi bi işaret yaptım kaşımla gözümle. yazamıyorum şuanda ekran karşısında kendi kendime yapıyorum amk. oda bana hayırdır yaptı konuşmadan. hiç ya yok bişey dedim gene bende konuşmadan. orda hiç konuşmadan iletişime geçtik bildiğin. kalemi dudaklarına zütürüp düşünerek uzaklaştı. dedim var bunda gene bişeyde nedir çıkar kokusu yakında. kadın tam bir ciks kölesi beyler. biliyosunuz. yani böyle kırbaç mırbaç işlerine girebilecek kostümlerle falan fantezilerde çürüteceğiniz bi kadın. yani kilodun oluyum osura osura çürüt beni dersin kadına öyle şehvetli arzulu bir joguar. ama o sıra onunla uğraşıp dizginleyecek halim yoktu. mümkünse bi müddet kadın görmek istemiyodum. ama iş yeri maalesef karşıkarşıya olduğumuz için mecburen konuştuk. içerde çay alırken çıktı geldi bardağını alıp yanıma. bu arada harbiden ben gündelik hayatta baya çay içerim. hele işte baya baya çay içerim. sormayın yani sebil misin amk bu ne çay sevdasıdır diye. neyse. çayımı alırken gene bardağını kapıp gelmiş. naber dedi. iyidir senden naber dedim. iyi valla dalgınsın hayırdır dedi. hiç önemli bişey değil ya uykusuzum biraz uyuyamadım dedim. hayırdır kim uyutmadı dedi. sen bari girme şöyle şeylere dedim. tamam be kızma şaka yapıyorum dedi. bu gece bişeyler yapalım diyorum ne dersin dedi. olur nerde dedim. benim eve gel dedi. tamam dedim. akşama kadarda joguarı daha görmedim. ulan kadının evini bilmiyorum. nereye gidecem. kime sorsam gösterir mi amk evini o kadar mı yola düştü karı. iş çıkışı farkına vardım tabi bu durumun. aradım bunu. nerdesin gel beni al dedim. tamam anayola çık takisyle geçicem ordan dedi. bu genelde bizden önce çıkar işten. dediğim gibi arada bir kaybolur diyodum ya. bazen çalışır bazen çalışmaz diye. o işide anlatıyım. bu bizim ara elemanımız gibi bişey. şirketin iki ayrı kolu var. birincisi bizim çalıştığımız işçilerin olduğu burası. ve bizim yönetimimizin olduğu patronların falan gelip konuştuğu üçüncü katımız. ikinci bina ise direk şirketin ana binası. burasıda sadece evrak ve resmi işlerin yapıldığı içerisinde böyle muhasebe falan gibi bölümlerin olmadığı sadece toplantı ve şirket yüzü olarak temsilen görülen ana mekan. orası daha şık daha sağlam bi yer. bizden önce çıkıp oraya gidiyo ve genel müdürlüklerimize falan gerekli raporlarını falan veriyo bu. bizde raporlar günlük haftalık ve aylık olarak , genel ve daha kapsamlı olarak gidiyo. günlük olanlar daha genel raporlar. haftalık verdiklerimiz günlüklere göre , aylık verdiklerimizde haftalıklara göre daha kapsamlı raporlar. çok fazla kalem olduğu için takibi zor. o açıdan şirketin büyükleri işletmecileri böyle uygun görmüşler uzatmayım. bu karı yani genel merkeze gidip duruyo erken çıkıp. şirkete gitmiş gene bende malak gibi kaldım kapının önünce şirkette nereye gideceğimi bilemeden aradım. ana yola çık takisiyle gelip alıcam seni dedi. çok geçmeden geldi bindik taksiye. düzcenin biraz çıkışında bi yer. köyü falanda olabilir bilmiyorum ama tam zengin işi daireler falan var. böyle çiftlikleri olan adamlar falan var beyler. buranın adamlarına devlet depremden sonra baya yardım etmiş. kimine böyle arsalarına yeni evler yaptırılmış. bir sürü kolaylıklar sağlanmış. kiminin evleri falan harap olduğu için toplu site gibi toki tarzı evler yapılıp teslim edilmiş. bazı adamlarda böyle biraz dışarılara kaçıp lüks lüks çiftlik tarzı şeyler kurmuşlar. bunun evde o biçim bişey. karı aşırı derecede varlıklı bi karı. bi tane atı var. kocaman büyüüüükçe bi bahçesi. atın falanda içinde gezebileceği at binebileceği yani geniş bi çayırlık arazisi var arka tarafta. evin girişinde bahçe girişi uzun bi hol şeklinde. holün ucu tavukların kümesine bakıyo. ufak tefek tavuklar var. evde bunlarla ilgilenen ablalar var. kadın baya zengin hayatı yaşıyo yani. hizmetçileri falan var. hizmetçi demeyelim onlara da ablalar var hizmetini görüp yardım eden. öyle diyelim. ayıp oluyo öbür türlü. ulan evi görünce ben bi tedirgin oldum bi pıstım kaldım tabi. deloglanda aşağıdan mesaj veriyo bana abicim bak buraları bize aşar diye. ama girdik bi kere bi alamete. bilirsiniz hep söylerim. kadın eli şifalıdır diye. joguarla biraz takılırsam keyfim yerine gelir diye çıktım geldim evine. devam edicem daha sonra. iyi sabahlar şimdiden.