Bi kaç küçük tartışma yaşadık bu yüzden. Bunun gibi bi kaç hadise daha oldu. sevgilisini erasmusa gönderen herifler gibi hissediyodum kendimi. tabi tartışmalarda haklı da olsam haksız da olsam alttan alan taraf gene ben oluyodum. ilişkinin böyle sebeplerle hele de yanında değilken başına kötü bişey gelmesini istemiyodum. çok emek harcadım bu kız için. gibindirik bi sebepten küsüpte araya soğukluk sokarsam bi daha dönene kadar o kartopu etkisiyle büyür de büyür işler sarpa sarardı. neyse ki işleri çabuk halletmeye çalıştım. ve 2 buçuk ay gibi kısa bi sürede bütün o zorluklara rağmen hakanla yürüttüğümüz ortak çalışma sonucu şubenin açılışı hazır hale geldi. ben gittikten bir iki ay sonra açılacaktı. bütün evrakları tamamdı. açılış için mekan işleri , çalışacak işçiler, vardiyalar , bordrolar, işçi girişleri falanlar filanlar bir sürü evrak işinin içinden başarıyla çıkmıştım. bunlar daha önceden de gördüğüm şeylerdi. şube açılışı yapmadım tabi de işçi çalıştırma iş yeri açma gibi şeylerin daha önceden içinde bulundum. Herneyse iş kısmı kolaydı anlıycağınız. prestij açısına yeni bi anekdot daha ekleyip döndüm tekrar düzceye. döndüğümde herşey bıraktığım gibi değildi. katilden başlayalım mesela. katil elifle işleri büyütmüş. kendini baya kaptırmış bizim salak kıza. bi ton para yedirmiş. biliyosunuz katili yarak kürek işleri hiç ekgib olmaz. bi gün gelir topuk taşı satacam der. satar tutturamaz. bi gün gelir hediyelik eşya yapacam der. bi gün gelir akvaryum işine girer. bi gün ayrı bişey. sağdan soldan bi şekilde para kazanır ama. kazandığı bu paraları zütürüp zütürüp kıza harcamış ayı. hiç acımamış aldığı paranın tamdıbını kıza yedirmiş. el elde baş başta kalmış. sonra kızla bakmış böyle yedir yedir nereye kadar olacak gibi değil. hiç yoktan şunun bi adını koyalım artık resmiyete binsin bari demiş. kıza düğün nişan falan deyince kızda kendini geri çekmiş. ne nişanı ya falan diye ciddiyete bindirmek istememiş. katilde tamam saftır maftır ama kıza da para yedirip kendini kullandıracak kadar da mal değildir tabi. kızım sen kimi gibiyosun demiş direk. anlamadım demiş kız tabi haliyle. buna bi soluk almış vermiş bizim katil. işler biraz büyümüş. kız sen nasıl bana böyle konuşursun seni pişman edicem falan triplerine girmiş. katilin zütü tutuşmuş başta. sonra demiş iş olacağına varır anam. gelin katili görün. olmadı küçük katili alırsınız. kızda tabi bişey yapacağından değil de maksat ölüyoruz kuyruğu dik tutalım derdinde daha kevaşe. o kadar parasını yedikten sonra bırakmış bizim deloglanı öylece ortada. bizimki de tabi hemen derbeder havalarına girmiş. her gün en az iki tuborg yuvarlıyo falan. saçı başı birbirine karıştırmış. katilken daha da katil olmuş tipi neyi. iyice salmış kendini. mahperiye gelecek olursak. koca bi yaz boyunca stajını yapmış bitirmiş sonra da normal ücretli olarak bizim şirkette devam etmiş biriki ay. ailesi zaten paraya pula bakacak insanlar değil. söylediğim gibi çok ihtiyaçları olduğundan değil boş kaldığı için çalışmak istiyodu zaten kız. biriki ayda öyle çalışmış. son artık 10-15 gün sonra bitirecek çalışmasını ve gidecek. artık şirketle ilişiği kalmayacak. tabi patron buna demiş işte mahperi istersen okul zamanında da bizle çalışmaya devam edebilirsin ibo gibi. sende gel burda işlerini kaldığın yerden devam ettir. sonra okul bitiminde seninle ilgilide bi pozisyon ayarlarız. başlarsın sonradan yükselirsin falan diye. mahperi istemiş aslında aynı yerde çalışmayı. benim için. birlikte olalım diye ama ailesinin mahperiyle ilgili daha değişik planları var. bunu yurtdışına master yapmaya falan gönderecekler. öyle düşünüyolar. bende tabi yarak gibi kalacam. geldim ama nereye geldim. böyle bi ortamın içine düştüm. amk orda ayrı uğraştım düzen getirmek için. şimdi burda hangi birine koşacaktım. katili kendine mi getiriyim önce. mahperiyle vakit mi geçiriyim hale yola nasıl koyacaz onu mu konuşuyum. la valla bazen kendimi böyle bi kutunun içinde gibi görüyorum. sanki amk oyun kutusunun içine koymuşlar beni jim carrey'nin filmindeki gibi. sağdan soldan devamlı değiştiriyolar herşeyi. bakalım napacak diye. öyle bi şanssız adamım ki düşün ki elli kişi çay içmeye gitsek , yanlışlıkla süzeksiz doldurulan bardak bana gelir. bi tavaya elli kişilik yumurta kırsan , düşen kırık parça illa benim ağzımdan çıkar. amk aynı yerden iddaa oynasak aynı kupona aynı maçlara , herkesin ki tutar. herkes parasını alır bana gelince ya elektrikler gider, ya kasada para biter. öyle bi şans var bende. öyle bi talih. öyle bi kader.