+60
*
aysel'i etekli çok görmüştüm ama bacaklarını bu kadar yakından ilk defa görmüştüm.
gerçekten çok güzel ve düzgünlerdi.
o görüntüyü kafamdan silmeye çalışsam da
erkeğiz neticede beyler yalan yok bi süre aklıma takılacaktı.
-ne o kıskandın mı. dedi.
"hoş geldin aysel" dedim içimden.
hanım hanımcık pozları belli ki ablamlaraydı.
benim yanımda özüne dönmüştü yine aysel.
sorduğu soruya cevap vermedim.
kısa süre sonra sol eliyle sağ elimi tuttu.
çok garip hissettim o an kendimi.
direnmedim.
çekmedim elimi beyler.
ama alışık olmadığım için ufaktan kızarmaya başlamıştım.
ambiansı bozmak için
-bugün pazartesi, sen niye işe gitmedin. dedim.
-ben işten ayrıldım. dedi
-ne zaman. dedim.
-perşembe günü, hatta cuma günü de arkadaşların düzenlediği veda yemeğine gittik ya senle. dedi.
-o senin vedan mıydı. dedim.
-hıh. diyerek yapmacık bir şekilde güldü.
utanmıştım lan beyler.
-bu yüzden kızdın di mi sen bana, bu yüzden hiç konuşmadın di mi geçen geçen gün seni sahildeki kafeye bıraktığımda. dedim
-başta bu yüzden değildi, beni bırakıp o kızın masasına gittiğin, beni bir açıklama yapacak kadar bile adam yerine bile koymadığın için tavırlıydım sana, baktım senin anlayacağın yok tam vazgeçip konuşacaktım ki senle, sen "niye işe gitmedin" bugün diye çok saçma bir soru sordun, o an farkettim, benimle o kadar ilgisizdin ki o yemeğin benim veda yemeğim olduğunu bile anlamamıştın. ikinci kez çok kırmıştın beni. bişey demedim sustum. dedi
aysel'e karşı kendimi bu kadar mahçup hissedeceğim hiç aklıma gelmezdi.
üzülmüştüm amk.
o gece kendimi artık aysel'den ve masadan ne kadar soyutlandıysam bana kişisel sorulan sorular haricinde hiç bir şeyle ilgilenmemişim.