0
kaybetmek,
kaybetmek kazandırır. her kaybettiğinizde dıbınıza koyulur belki ama kalkabildiğiniz sürece düşmek yerin ne kadar sert olduğunuzu fark etmenizi sağlar. sizi gerçeklerle tanıştırır. kaybettikçe güçlenirsiniz. çünkü gerçekler sizin ayakkabınızın yumuşak tabanında değildir. gerçekler çakıltaşıdır. dikendir. papatyalar değil. papatyalar sizi bi yere zütürmez. iki günde solar kaybolur ve anlarsınız onlar dikenli yolları gizlemek için vardır. papatyalara kanarsanız. dikenleri göremezsiniz. sonra vay efendim canım yandı. ee dıbına kodum papatyalara sövüyon, suç papatyaların mı? suç toprağın mı? görseydin dalyarak demezler mi adama. sonra düşünce vay efendim burası sertmiş, vay efendim oramı çarptım, vay efendim buram kanadı. ee dıbına koyum, bırak nasır bağlasın. o zaman bi gib oluyo mu. habire merhem sürersen adamın dıbına koyarlar. kaybede kaybede kaybedecek bir şeyin kalmadığında. senden daha iyisi olmaz. kazanabilecek bir şeyin de kalmaz belki. bi kez daha anlarsın işte o zaman. ne kazanmak ne de kaybetmek sana göredir. düşe kalka düşe kalka toprakla bütünleşmişsindir. papatyaları görmez dikenleri hissetmezsin. papatyaların aptallıyla bedenindeki diken izleri bütünleşir. işte papatyaları fark edemeyecek kadar, dikenlere karşı gelemeyecek kadar güçsüz , topraktan vazgeçemeyecek kadar korkaksındır. belki de elinden bir şey gelmediği için, çaresiz olduğunu kabullenmek yerine, böyle gibtiritaktan yalanlar uydurursun