Zeynep'in bana çokta olumlu bi katkısı olmamıştı. Aslında beklentilerimin hiçbirisini karşılamamıştı. ben onla büyük bi gelecekhayali içine girmiş bütün kızların acısını çıkarabileceğim mükemmel kişi olarak falan hayal kuruyodum hiçbirisi olmamıştı. ama gene de içimde bir huzur vardı ondan ayrıldıktan sonra. anladım ki Zeynep geçiş dönemi için bir aracı olmuş. böyle gibindirik ayrılıklardan sonra biz erkekler genelde bişeye sarıp o acıdan ve ayrılık pgibolojisinden çıkmak için ara döneme gireriz beyler. hepiniz girmişinizdir. kimisi alkole sarar. kimi daşşağa sarar , kimisi kızlarla hiç konuşmayacam bundan sonra falan diye nadas havalarına sarar kimi futbola kimi spora kimi binliğe herkes bişeye sarar. bende zeynebe sarmışım. ve o beni güzelce çıkarmış bu saçmalıkların içinden. böylelikle artık kafam rahattı. nihayet ne edasının nede burcusunun tribinden eser yoktu üstümde. uzun zaman sonra ilk defa kafam rahat uyudum. sabah kalktım. her zaman ki gibi tarkandan bi gülümse kaderine açtım benim deloglandan. laptoptan yani. sonra bi çay. bi sigara. bi el yüz yıkaması. mis gibiyim amk sabah sabah. böyleydi eski sabahlarım. geri döndüm. yenidensahalara inmeye hazırdım artık. yepyeni benliğimle yepyeni bilgilerle tekrar dönüyodum. kendimi inanılmaz bi özgüvenli hissettim. artık düzcede az çok mekan biliyodum. kız triplerinden ne kadar tehlikeli olacakarına dair ipuçlarına biriki yeni taze bilgi de eklendi. daha bana karada ölüm yok diye giyindim kuşandım çıktım dışarı. takılırken katili bi arayım dedim. aradım buluştuk. gezdik tozduk bi güzel. kıyafetlere bakmaya avmye zütürdüm. bu da benle alışveriş yapmayı hiç sevmez amk iki saat dolanıyon hiçbişey almıyon ibo gibtir git amk garı gibi ne la bu diye trip atar durur. napıyım olum yeni bşey gelmiş mi diye bakıyoruz işte amk. siz bakmıyonuz mu ? neyse bunla gezerken baktık yeni bi kebapçı dükkanı gibi bi yer keşfettik. lahmacun kebap çorba falan var ustalarıda baya ünlüymüş düzcede resimlerini falan asmışlar gördük lokantanın her yerine. neyse beyler dedik girek iki lahmacun attırak. bi gözüne gözüne vurak. girdik katille içeri. iki lahmacun söyledik. beklerken katil her zamanki gibi telefonu aldı elinde. bişeyleri kurcalıyor. telefonda naaptığını hiçbirimiz bilmiyoz. kesinlikle izleyemezsiniz katili gizliden. hemen farkeder amk. fukara osuruğu gibi kokuyomu izleyen nedir izlediği anda farkedip saklar telefonu amk. mesaj falan hiç uğraşmaz. zaten atsa bize atar. bunun attığı üç beş mesaj olur beyler. sevmez zaten bin mesaj atmayı. kırkta yılda bir mesaj atar. bazı özel durumlarda. onda da çok gizemli konuşur. "avm önü , tamda şuan. acil" yazar bırakır. amk ararsın açmaz. koşa koşa gidersin. bi bakarsın ki kız kavgası. tabi dayanamam izlerim. ama ipne öyle bi mesaj yolluyoki sanki bana kalp krizinden geberiyor son nefesinde bana mesaj atıyo diye kan ter içinde geliyom. sonra olay ne kız kavgası. neyse işte bekliyoz lahmacunları. ortalıkta dolanıp duran bi kız var. küçücük kadınların en küçüğü var ya beyler. dur capsini buluyum o kızın. hande soralmış la kızın adı yeni öğreniyoum.

a href http //www hosvakit com/wp content/uploads/hande soral 11 jpg target blank http //www hosvakit com/w ploads/hande soral 11 jpg/a

bakın aynı buna benziyo kız. dikkatimi çekti inceleyip duruyorum. bu arada küçük kadınlardaki bu hande soralın güzelliğine hastaydım amk ben. o zamanlar bilmiyorum ortam nasıldı ama bu kız çok güzel geliyodu. şimdi baktım resimlerine o kadar da güzel değilmiş aslında. ama o zaman demekki ortamdaki kızlar çok güzel değildi. en iyisi bu diyodum. neyse kız buna benziyodu beyler işte. o kadar çok andırıyo ki ama mimikleri yürüyüşü , boyu moyuda aynı bunun kadar bişey kısa boylu. zaten ben 1.83 yada 1.85 falanım. uzun boyum yani. isteyene kendi resmimide atarım. bu boy konusunu ne zaman söylesem yalan diye peşimden atıyollar çünkü. bizde yalan yok. neyse katile dedim katil bakale bak dedim. hıı dedi başını kaldırmadan. olum şu kıza bak lan dedim. baktı. hee dedi. küçük kadınların en küçüğüne benziyo dedim. baktı şöyle. heee dedi. la olum salakmısın ne hee diyon dedim. ne biliyim olum ben izlemedim ki amk o diziyi diyo. amcık o zaman ne diye anlamış gibi süzüyon kızı iki saattir dedim. neyse beyler lahmacunlar geldi. biz orda bi güzel yedik. ama kızın adını falan öğrenmem gerekiyodu. en azından ismini öğreniyimde öyle çıkıyım şurdan dedim. tabi kız garson değil. ortalarda dolanıyo ama. ne kasaya bakıyo. ne mutfakta. ne masalarla ilgileniyo. ne iş yaptığını bilmiyorum hiç. ortalarda ama sürekli. bi arkada bi önde. o yüzden gidip sormam için hiçbir sebep yok. yaka kartı gibi bişey zaten hak getire. şansım yaver gittide arkadan mutfaktan birisi "yasemin hanııım bi dakka bakar mısınııııız?" diye seslendi. bizim kız gitti içeri. yaseminmiş adı dedim. katil hayvanı o ara yarım lahmacunu ağzına sokmaya çalışırken "ğıoaa?" diye bi ses çıkardı tabi ye gardeş ye aman aç kalında bişey mişey olur diye kızdım buna da hiç giblemedi bile bin. yemeğimiz bitince katil gene her zaman ki gibi tuvalete yollandı. büyük ihtimal ordan elinizi kurulamak için koydukları kalın peçetelerden 20-30 tane cebine doldurmuştur. onu yapmadıysa jelatinli kürdanların alayına çöker. tuzluğu zütürdüğü bile oldu montun cebine koyup. maksadı iz bırakmak olunca ne yapacağını kestiremiyoz. çıktık dükkandan. ve elimde bir yasemin ismi , birde çalıştığı mekanın ismi , hayalimde de bir küçük kadınlar resmi. neler olacağını bilmiyodum. ama bekleyip görecektik. hep birlikte. iyi geceler dostlarım.