+71
-1
*
meraktan ölmek üzereydim.
arabanın yanına ışınlandım resmen.
sol arka koltuğun üzerinde ikiye katlanmış bir kağıt parçası duruyordu.
heyecanla açtım.
"o lafı sana demedim,
çok sinirliydim,
özür dilerim...
Eylül"
yazıyordu.
hani diyorum ya hep, bu durumlarda yüzümde "aptal bir gülümseme" oluyor diye.
işte on an ilerleyen yıllar dahil hayatımdaki en aptal gülümseme vardı yüzümde.
kulaklarım yandığından yüzümün kızardığını hissetmiştim.
belki 5 defa okudum bu bi kaç kelimeyi.
zihnime kazıdım.
o günü hiç unutmayacaktım.
(o kağıt parçasını hala saklıyorum beyler..)
en azından özrünü kabul ettiğime dair bi imada bulunmak için kafamı kaldırdığımda camda göremedim Eylül'ü.
içeri çoktan geçmişti bile.
arabaya bindim ve mutluluktan uçar vaziyette Eylül, Eylül diye sayıklarak evin yolunu tuttum.
1 gün içinde 2 defa eşya taşımak beni çok yormuştu.
eve gider gitmez uyurum diye tahmi etsem de,
beynimde sürekli Eylül ismi yankılanıyordu.
O an o yorgunluğuma rağmen "lan gececi olarak durağa mı gitsem belki camdan falan bi daha görürüm" diye bile geçirdim içimden.
ama sapıklığın alemi yoktu,
durumun farkındaydım,
hem ne kadar tutuşsam da sonuçta mahallemize yeni taşınan bekar bi kızdı.
bekar olmayadabilirdi,
bilmiyordum amk kafam çok karışıktı...
derken bu düşünceler arasında uykuya daldım,
ertesi gün çok garip bir güne uyanacağımı henüz bilmiyordum...