+2
2 dayak anlatıcam.
ilkini abim denilen huur evladı atmıştı. mevzu şu.
ben daha kaç, 15-16 yaşındayım belki. bu huurnun doğurduğu da(annemi katmıyorum beyler maksat küfür olsun bin kurusuna) işsiz güçsüz sabahtan akşama evde yatan dizi mizi izleyen köpeğin teki. bi sabah kalkıyor, ekmek al diyor bana. okullar tatil olmuş, saat sabahın 7 si. ben de gece geç yatmıştım, çok deli uykum var anlayacağınız. almıyorum uykum var bırak beni diyip tekrar yatağa koyuyorum kafayı sistematik ve bi yandan otomatik olarak. bu huur evladını da ben gram sevmem ya, allah var yukarda zerre sevmem it oğlu iti. tuttu bu beni yatakta doğrulttu. benim bilinç hala tam oturmamış, kafa düşmeye meyilli. sol elini bi yanağıma yerleştirip boşta kalan yanağa son gücüyle bi oturttu. ben ömrü hayatımda sayılı dayak yedim ki böyle bi tokatı zaten hiç yememiştim. sesim çıkmıyor beyler, tekrar aynı yere bi tokat daha koydu. sesim hala çıkmıyor, 5 yaş büyük itin evladı. demek almıyosun ha diye diye art artda 8-10 kez vurdu bu bana. gözlerimden yaş akıyor kendi kendine, dudaklarım bile bükülmüyor, robotlaşmışım adeta, insan olduğumu belirten tek gerçek gözlerimden süzülen yaşlar o an. o vurdukça ben sorguluyorum, bu mu gerçekten abim? diye. o vurdukça ben sorguluyorum " ne yaptım ki ben allah'a, böyle biri var sürekli karşımda? o vurdukça ben sorgulamaktan, soru sormaktan başka bi şey yapmıyorum. en son bırakıyor gidiyor huur çocuğu, gözlerimden akan yaşlarla yatağa tekrar kıvrılıyorum. şimdi allaha bin şükür hapiste anasını gibtimin köpeği, keşke ölüp gitse orda temelli kurtulsam amk. faydasız huur çocuğu.
ikinci mevzu
liseden binlerle toplanmışız bi parkta akşamüstü, öyle sohbet muhabbet ediyoruz. bi süre sonra bi grup yaklaşıp bilmem kaç dk sonra geldiğimizde sizi burda görmeyelim demiş arkadaşa. o da bize aktarıyor. kimse giblemiyor tabi, dalgamıza bakıyoruz. biz 8-10 kişiyiz o sıra. neyse aradan vakit geçiyor, 4 dallama karşıdan geliyor yanımıza. ben size ne dedim lan diyor içlerinden en esenyurt tiplisi. öyle ufak çaplı bi laf dalaşı başlıyor, ardından çocuk " siz gelsenize şöyle " diyip kıyıda biraz tenhaya çekiyor bizi. topluca gidiyoruz. biz 8-10, onlar 4 kişi. kalıp bakımından da gram üstünlükleri yok. orda da laf dalaşı sürerken en son bizden biri patlayıp üstlerine atlıyor çocukların. sonrasında kavga başlamış oluyor. herkes tuttuğunu indiriyor, bu dıbınakodumun çakma kovboyları 5-10 dk içinde haşat oluyor derken.. o kadar diklenmesinin sebebi ortaya çıkıyor. bileğinin gücüne güvenemeyen esenyurtlu huur evladı cebinden emanetini çıkarıyor sonunda. öyle milletin gözünün içine baka baka sağa sola sallıyor falan. en son bi arkadaşla boğuşmaya başladıkları sıra " hayır yapma " diye bağırıyorum gayr-i ihtiyari elemanı savunabilmek adına. çocuğun dikkati dağılıyor olsa gerek, bizimki çocuktan sıyırıyor kendisini. iyi bari diyorum ama arkama dönüp baktığımda kimseyi göremiyorum. hahaha.. meğer tek kalmışım 4 binin arasında. emaneti görünce topuklamış alayı, sözde onlar da emanetle gelecekler ayağına. bulunduğum konum da kaçıp gitmeye hiç ama hiç müsait değil. ya bu deveyi güdecen ya bu bıçağı yiyecen hesabı etrafıma konuşlanıyor 4 ü yavaş yavaş. kavga esnasında " esnafın dölü " lakabını taktığımız, çenesine çok sağlam direktler indirdiğim bin kurusu soluma pusup sırasını bekliyor. arkadaşı kovalarken polarından tutup tek hamlede yere kapaklandırdığım sırık huur çocuğu yanında dikiliyor, çocuklardan diğeri çaprazımda, o ilk boş laf yapan esenyurt dölü de karşımdaki bankın üstüne çıkmış elindeki bıçağı yumruğunu sıkarak bana gösteriyor. gayet sakin bi tavır takınıp mevzu bitti, uzatmanın alemi yok diyorum ama ne fayda sajdhgasd mevzu yeni başlıyor. çocuk bıçağı tuttuğunu sandığım(!) elini havaya kaldırıyor ve ben " buraya kadarmış " diyorum içimden. cümlemi tamamladığım an ciddi anlamda şimşekler çakıyor gözlerimin önünde. karanlığın arasında irili ufaklı yıldızlar kayıyor falan. ağır ağır toparlayan bilincime, çeneme aldığım darbelerin kulaktaki örs çekiç üzengiye varan titreşimleri eşlik ediyor. kavga çocuk burnuma sağlam bi direkt vurmuş, o an mutluluktan tebessüm eden gülcemalime esnafın dölü dediğimiz bin koltuk altına kıstırdığı için avantaj sağlayıp sağlam yumruklar indiriyordu. çeneme çeneme vurduğu yumruklar dişlerimi sürekli sıktığım için diş uçlarımı aşındırıyor, çok minimalize düzeyde aşınmalara sebep oluyordu. peşimde sürükleye sürükleye meydana kadar getirdim esnafın dölünü dayak esnasında. 4 kişinin pata küte girişine hele ki o ilk yumruk darbesinden sonra düşmemek, ödülüm oluyor ve kulağıma " onuru dövüyolar laan " sözleri çalınınca kurtuluşun yakın olduğunu anlıyordum. evet, bıçağı görüp kaçan muallakler 10-15 m ilerde sürü halindeyken, arkasını dönen biri sayesinde farkedilip onlar tarafından bu çakma kovboyların ellerinden alınıyordum. hıdıbınagodumun çocukları..
Tümünü Göster