+13
bi kaç gün sadece derslerime girip çıktım. ne edayla nede burcuyla konuşmadım. sınıfta ortamlaşmalar yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. örümcek ağlarıyla bulanmış kulaklık kızları birbirinden hala ayrışamamıştı. sınıfta bide bir bin peydah olmuş telefonun hoparlösüne elini tutup tüm sınıfa iğrenç müziklerini dinletiyodu amk. daha sağlam bi ortamım olmadığı için kapatsana lan şunu dıbını gibtiğim diyemiyodum. dayak yemiyek durduk yere tatar ramazanlığın alemi yok diye. bi an evvel bu ortam işlerinide çözmeliydim. henüz erkeklerle pek bi münasebetim olmamıştı. yurt olsa gene biraz ortamım olurdu az çok ama. ev olunca okuldan başka bi yerden arkadaşım olamazdı. kızlarla da papaz olduk. zaman geçmiyodu. sigara molasında bizim sınıftan bikaç bebe köşede takılırken gittim yanlarına. selam verdim girdim muhabbetlere. naber beyler falan muhabbet tanışma biraz ilerleme sağdan soldan futboldur karı kızdır falan derken samimi olduk. hiç yoktan merhaba merhaba seviyesine geldik bebelerle. bide bu kızlarda anlayamadığım tek dürtü bu. amk birbirini hiç tanımayan iki kız bi araya geliyo. bir ders birlikte oturuyolar sonra bi bakıyosun kırk yıllık arkadaş gibi ortamlara girmeler beraber selfiler bilmem neyler. lan ben bi tane adam gibi adam bulupta kaavede tavla atak demek için kırk takla atıyorum amk. ne ara bu kadar muhabbet kuruyosunuz anlamıyorum. neyse derse girdik. tek oturmayım sap gibi diye gittim bu bebelerden birinin yanına oturdum. en gözümün tuttuğu sıpayı seçtim. biraz eli yüzü düzgündü. belki ilerde çapkınlık falan akardık diye. samimi olacağım kişiyi seçiyim şimdiden diye düşündüm. bebenin adı Berkay. yalnız bebede öyle bir tip var. tam bir alpaçino. ama karizmatik alpaçino değil. normal katil gibi bir bin. bin derken hakkını veren bin. ilk başta anlamadım tabi bunun bin olduğunu. o zamanlar ikimizde tam kafa dengi adamlar daşşaklarımız bir birine denk gidiyoruz. daha sonra samimi olunca anladım. la bi gün bunla oturuyoz kantinde. napak la ibo canım sıkılıyo dedi. dedim valla kanka sen bilin napak iste onu yapak takılak bişeyler yapak falan. la konuşurken iş nası olduysa kızlar tuvaletine kız kaçıran atmaya geldi. olurdu olmazdı falan derken bizim liseli damarımız tuttu. kalktık gittik çarşıya. nargileciler falan var burda bilen bilir. tütün mütün satıyolar. aynı zamanda evde kendi içebileceği nargileler evcil hayvanlar falan satılan küçük bi çarşı gibi ara sokak var. gittik oralarda dolanırken bulduk bi yerden. üç beş tane aldık. maytap mı denir kızkaçıran mı denir her ilde farklı bişey diyolar amk şeyine. gittik. fitili yakınca patlayan şey işte. torpilde deniyomuş. okula vardık. bin bin sırıtıyo tabi bu. bebenin adı Berkay ama kimse buna Berkay demiyo. tipi katil gibi olduğu için hepimiz buna katil diyoruz. bebenin adı katil diye kaldı. hatta bi ara bizim Kayserili bi yakup vardı sınıftan. la gatil senin adıng neydi gardaş la diye de bi dumura uğramıştı. o derece yapıştı bebenin üstüne katil ismi. neyse beyler. biz bordo bereli edalarıyla hain bir plan yapıp kızlar tuvaletinin biraz ilerisine pusumuzu attık. herkesin elinde telefonlar şakalar konuşmalar falan yapıyoruz. planımız şu. öğle tatilinden sonra bütün bölümlerinin dersinin olduğu bi zaman. ve tuvaletlerin en kalabalık olduğu zamanlar bu dönemler oluyo genelde. yemekten çıkıyo millet. koşa koşa sıçmaya gidiyo kimisi. okulda 3 bölüm falan var sandığım kadarıyla. birisi çağrı merkezi birisi işletme birisi de bizim bölüm muhasebe. bunların alayı bi arada olmuyo çoğu zaman. ama çarşamba günleri öğle tatilinden sonraki 13:00 derslerinde genellikle bütün bölümlerden en az 1 sınıf okulda oluyo ve çok kalabalık oluyo o zamanlar. o yüzden çarşamba gününde hemen öğle yemeğinden sonra derse girmeye yakın 206 sınıflarına doğru giderken biz kapı altından yollayacak bombaları. içerde patlayacak çığlıklarıyla zevke gelecez alayımız. dediğimiz gibi katile verdik bütün torpilleri. gardaş ben bunların hepsini atamam la hepsini nası atıyım amk. dedi haklı olarak. sonra herkes bi tane aldı eline. kapıya yakın tutuşturduk torpilleri. sonra yolladık kapının ardından. gülüşerek geçtik gittik 206 nın önüne doğru. buda o tuvaleti doğrudan gören bi sınıf. amk içerde bi çat pat torpil sesleri falan geldi. çığlıklar koşturmalar falan. ulan kızın birisi yeminle söylüyorum bak. size iki gözüm öne aksın. don gömlek çeke çeke çıktı amk dışarı. nası ağlıyo korkudan. haline acısakta bin bin güldük o gün acımasızca. dıbına koyum ömrümün en eğlenceli ve heycanlı dakkalarıydı. sonradan okul müdür yardımcımız olan ipne yönetici baya bi kovuşturdu bu işin peşini ama bulamadı tabi bizi. kameralar falan hak getire. bi tane kamera var sözde okulun bahçesinde. hatta o kadar gelişmiş teknoloji ki ses bile kaydediyor. ama ne hikmetse ülkücü kavgalarında ananı gibtiğimin kürtleri diye bağıranların bir tane küfrünü duymuyolar. amk her konuşmasında ses alıyo o kameralar yahu diye havasını atıyo. dersliklerde ki projeksiyonlar taktanlıkta sınır tanımıyo. la benim gibik telefonun ampülü onlarınkinden daha fazla aydınlatıyodur heralde. tavana doğru yansıtıyor zaten yarısı tavanda yarısı tahtanın bi ucunda slayt işliyoduk derslerde. neyse beyler biraz liselice olsada çok komikti amk o gün. daha sonra bilardoya gittik bu katil yakup Yusuf falan hep birlikte. öyle geçti o gün. nihayet daşşaklı tayfamıda arkama almıştım. erkek ortamı her zaman daha önemlidir. hep bunu söylerim. panpa ortamı gibisi yok.
Tümünü Göster