anladım ki eda bana kancayı takmaya niyetliydi. ve bundan kurtuluş o kadar kolay olmayacaktı. kafede yarım saat bi saat kadar tartıştık. normal yollardan insan gibi anlatmayıda denedim. bak eda ben sana göre biri değilim. zevklerimiz bile farklı. seninle bi gece geçirmek güzeldi inkar etmiyorum ama tekrarını istemiyorum uzun süreli bi ilişki düşünemem senle üzerim falan dedim. yok. kız sanırım benimle ilgili başka planlar yapıyodu kafasında. ne kurduğunu anlamadım. vardır ya la böyle şeytani kızlar. sizi kullanır bi amaç için. ama ne için olduğunu bile anlamazsınız. kendinizi dünyanın merkezinde sanarsınız. bazıları öyle ki amlıyı görünce tuvalet terliği gibi şekilden şekile giriyolar amk. öyle bi yapıda değilim amk. hiç çekemem bu dıbına hareket çektiğimin triplerini. zaten Kezban olduğuda aşikar. baktım muhabbet iyice taka saracak. çok geçmeden uzayım dedim. burcuyla aramda yaşanacak muazzam aşk öyküsü büyük bi çıkmaza girmişti. kız o kadar düzgün biriydi ki mümkün değil bi daha yüzüme bakmazdı. edanın yanından ayrılıp eve gittim. yarım kalan yemek çay ve film üçlümü tamamlamak üzereydim. burcuya bi mesaj atıyım dedim. kaç kere mesaj attım. bi cevap vermedi. dedim heralde bitti artık. bi daha benim suratıma bakmaz. bende iki kızı idare eden bin olarak bu gibik edaya mahkum yaşarım koca üniversite hayatımı. canım sıkıldı amk. öyle filmler arasında hangisini izleyim derken bi buçuk saat klasörlerde dolandım. tabi günler içerisinde bulaşıklarım ve çöplerim birikmiş. olum tek başına yaşayınca bile o kadar çok çöp birikiyo ki anlatamam. yani bi yumurta kabuğu arşivi yapsam şuan gines rekorlar kitabına girmiştim heralde. yumurta kapları tezgahın üstünde yer tutmuş kendilerine. telle pıçahla kazıdım kazıdım çıkaramadım bi çoğunu. orda antik yunan eserleri gibi duruyolar yavrucaklar. hala duranlar var la. çöpler dağ gibi olmuş. 3 postada anca bitirdim. öyleki koca mahalleye ayrılan çöp konteynırı sadece benim çöplerimle doldu taştı. kalanlarıda yanına koydum. çöp kovasının içini bir koku almış ki. sormayın panpalar. 15 günlük teneke peyniri gibi kokuyo. muhtemelen çöpçüler o çöpü alırken benim ecdadımla baya bi yüzleşmişlerdir. epey bi küfür yemişimdir yani. bi kaç kere daha böyle çöp olayı yaşadım. artık mutfağın içinde çöp kutusu değil , çöpün içinde mutfağı kullanıyodum. o hallere de düştüm yani ilerleyen günlerde. neyseki çok pasaklı bi adam değilimdir de düzeltmeyi temizlemeyi bildim. ama ne kadar temizlersem temizleyim şu tuvalette oluşan sarı lekeleri çözemedim. amk o kadar deliğe işemeye çalışıyorum. her çıktığımda su döküyorum bi kazan. oraya döktüğüm sularla ben 5 sene gusül abdesti alırdım. ama nası oluyosa orda bir cüzzam hastası misali sapsarı lekeler oluşuyodu. bide şunu söyleyim panpalar. muhtemelen sizinde en büyük zevklerinizden biridir. genelde tuvalette sağda solda kalan tak parçalarını sonradan işeyerek parçalamak en büyük oyunlarımdan biri amk. orda sağa sola bulaşmış tak parçalarını işeyerek yok ediyorum amk. uzay savaşları gibi ışın kılıcı misali kavrayıp dalgayı sıkıyorum üstlerine üstlerine. bu da ilginç bi bilgidir diye paylaşıyorum sövmeyin.