/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +46 -11
    bu hikayemde siz değerli dostlarıma, türkiyedeki işsizliği ve yozlaşmış kutupların rezilliğini gözler önüne sereceğim.

    beni bilen bilir sağlam sıçardım amma velakin son günlerde türlü çileler çektiren ailemden, yaman bakışlı, sırma bıyıklı halidenurdan sıtkım sıyrılmış, kariyerime yön vermeyi amaç edinmiştim. artık otostopcu kişisel gelişim sempozyumlarında boy gösteriyor adeta bir ceo gibi takılıyordu. limon satıcılığından top toplayıcılığa kadar yükselen iş kariyerim aynı ivmede devam etti. son olarak hami ustanın halı dükkanında siz yıkasanız nolur, elinize mi yapışır şeklinde bir öneride bulunmuş, olaylı bir şekilde ayrılmıştım.

    bu ayrılıklar beni yıldırmadı aksine ateşledi. batıcıl avrupai yönüm bana yurtdışında bir çok iş fırsatı verebilirdi. bu hayallerle en yakın bankadan ihtiyaç kredisi çektim. gözümü kapayıp, haritada, parmağımı koyduğum bir ülkeye yepyeni umutlarla gitme kararı aldım. sonuç olarak papau yeni gine ye almanya aktarmalı olarak yola çıktım. ilk olarak atatürk havalimanından frakfurt'a indim. inanın avrupa insanı değiştiriyor mübarek topraklara basar basmaz içime bir huzur doldu... türk hava yollarında hostesin çektiği muamele, almanların sıcak kanlı davranışları yol boyunca beni benden aldı. dil pratiği için almanyaya inene kadar herkese şıvaştayger mönşın glahtbaht dedim çoğundan ohh şayze cevabı aldım. seyahat boyunca dil üzerinde bambaşka boyutlar atladım. kim bilir, belki havaalında bir alman kadınla tanışacaktım, belki o çıtır kızı muhallebi kıvdıbına getirip karım yapacaktım ve belki ilk defa alman asıllı bir insan türkiye de milli olacaktı.

    bu hayallerle frankfurt havalimanına giriş yaptım, türkiyede yolluk için yaptırdığım etli pideleri harman edip üstüne le colayla cilaladım ve varoluşumu sorgulayarak patır patır ossurdum. karnımdaki bu hararet zaman geçtikçe işkenceye dönüştü, karnıma vuran ağrı taşşaklara inince tuvalete gitmek için kalktım. ve taşşakları tuta tuta tuvalet aramaya başladım
    almancada hela kelimesinin anldıbını bilmediğimden, bu arayış hiç bir gibe yaramadı.

    tamda bu sırada uçak anonsu yapıldı. artık bu zütüme bir hal çare bulmalı dedim ve tüm zekasal yönümü kullanarak seçenekleri belirledim. o an en mantıklı hareketi yapıp , kuytu köşeye geçtim ve çantamın içine gümbür gümbür sıçmaya başladım. gavur ellerine hoyratca sıçıyordum. hemde ulu orta... çılgınca... bağıra bağıra... vuruyordum, merkelin ülkesine...

    deli dumrul, taharetlendikten sonra çantamın fermuarını çekip, uçak sırasına girdim. tam kabinden geçecekken güvenlik olduğunu düşündüğüm adam nayn tasche deyip çantamı çekiştirmeye başladı. ıch bin ananı giberim dedim anlamadı,yav gardaşım kaç puanla atandın buraya'' deyip konuyu dağıtmaya çalıştım, dinlemedi. aksine 2 3 tane daha güvenlik görevlisi bağırışmaları duyup geldiler biraz sonra çantamı al aşağı ettiler.

    çantayı açan güvenlik görevlisi ooohh şayse deyip feryat figan etti. diğer güvenlik görevlisi siz pis türkler diyerek sırtıma jopu indirdi. havaalanında bulunan tüm polisler ve sivil halk sevrin intikdıbını alırcasına ağzıma sıçtılar. gavur ellerin karakolunda iki gün yattım, her geçen gün anamın tarhanasını ibrahim erkal parçalarını biraz daha özledim iki günün sonunda beni, sınır dışı edip gibtir ettiler.

    şuan halidenurla barışmaya çalışıyorum.

    hami abiylede görüştüm, ona halıları sabunlayabileceğimi promosyon olarak işçileride yıkayabileceğimi söyledim.

    ben otostopcu... umarım, ülkemizin kalkınması için iş dünyasına gümbür gümbür geri dönerim...
    ···
   tümünü göster