/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 26.
    +3
    bazen okuldan eve gelince tüm gün gülümsemekten yanaklarımın ağrımış olduğunu farkediyorum. abartmıyorum,gerçek anlamda tüm gün durmaksızın gülümseyerek selam verip ayaküstü herkesle konuşmaktan yanaklarım ağrımış oluyor. tandığım herkes nasıl bu kadar hayat dolu olduğumu soruyor. neşemin formülünü soruyorlar.o kadar eğlenceliyim ki, fakültedeki kafeye girdiğim an herkes beni masasına çekmek için adeta yarışıyor.'muhabbetimin çok tatlı' olduğunu söylüyorlar. peki benim ağzımda neden hep acı bir tat var? madem bu kadar hayat doluyum neden içimde bir uçurum varmış gibi hissediyorum? madem bu kadar neşeliyim neden sürekli ölümü ve sonu düşünüyorum? içten gülümseyince yanaklarımın ağrımaması gerektiğini biliyorum. sevgilimin kokusu dışında hiç bir şey öfkemi yatıştıramıyor. vahşi bir hayvan gibiyim. bazı şefkat odaklarım dışında acımasızım aslında. sabahları uyandığımda gece boyu dişlerimi sıkmaktan dilimin yanlarının tırtık tırtık olduğunu farkediyorum. chanel parfümümü sıkıp okula gidiyorum. çürüyen ruhumun kokusunu bastrıyor.
    ···
    1. 1.
      +2
      Ölü bir ruhun para ve toplumun yüklediği değer yargilariyla diriltilmesinden kaynaklaniyor olabilir mi? Yani sen o gülen neşeli adam mı olmak istiyorsun, yoksa öyle olmanın daha iyi olacağını mi düşünüyorsun? insanların görüşlerine önem veriyorsun, düşüncelerine, kararlarına. Ama onlar değişken. Yani seni bugün dünyanın en yakışıklı erkeği secseler bile ertesi gün unutulmuş olacaksın. Yaşam çok kisa, bunu popülerlik ve sosyal statü icin harcamaya değmez. Sanirim biraz insanlardan uzaklaşıp doğaya ve yaşamın ta kendisine uğramaya ihtiyacin var. Umarim guluslerin hic olmadığı kadar icten olur.
      ···
    2. 2.
      +2
      popülerlik için değil, başarı için zaruri bir şey. asistanlık yapıyorum doktoraya başvuracağım. insan ilişkileri çok önemli.'sağlıklı' görünmen gerekiyor kısacası. kendine güvenli bilmemne. günlük performansın da akademik kariyerin bir parçası aslında. çoğu insan bu ayrıntıyı es geçer ama uun vadede duracell kullanmayan ayıcık gibi tak diye tıkanırlar.ben bu neşe fışkıran görüntümle başarıdan başarıya koşarken eve gidip cenin pozisyonunda titriyordum. panikten ölmemek güne bir avuç hapla başladığımı dışarıdan bakan biri asla farketmezdi. geceleri aynı makalelerde yazdığım 'işçi sınıfına bile dahil omayan' evsizler gibi, en yakınımda bulabildiğim tek uyuşturucu olan tinerle kafa yapıp rüyadan rüyaya koştuğumu kimse bilmezdi. doğayı da denedim. sevmedik birbirimizi.o beni alerji yapıp boğmaya çalıştı, ben ondan nefret ederek negatif enerjimi yaydım üstüne. italyanca öğrendim ben de biraz onun yerine. birazcık latince bile öğrendim. gidip kendime bir gitar aldım. olmadı olduramadım. resimler çizdim kilden maskeler yaptım. sonra boş geldi hepsini buruşturup attım. insanlardan uzak kalmayı da denedim. yalnızlık hoş bir duygu değildi. içimdeki uçurumun dibinde ne olduğuna bakmak isterken az daha düşüp ölüyordum oradan. korkutucuydu.umarım senin de gülüşlerin içten olur sevgili dostum.zor bir şey bu umarım olur
      ···
   tümünü göster