-
1.
+2100 gram peynir 100 gram zeytin ve bir ekmek istedi yeşilçamdaki Müjde Ar'a elleyen sapık bakkalcıya benzeyen dayıdan. Salamda mı alsam diye düsünürken göbeği yine engel oldu ona. Bakkal amca siparislerini hazır ederken Yavuz'da bulunduğu ortamı incelemeye koyuldu. icerdeki püskevit kokusu ,ucuz çikilatalar ,renk renk şekerler ,franbuazlı niğde gazozu ,toz şekere daldırılmış kürek hepsi ona çocukluğunu hatırlatmıştı. Bakkal amcadan bardak bardak aldığı çekirdekler ,çatapat ,boncuk tabancası BONCUK TABANCASI diye sesli olarak söylemiş istemeden onun tabanca bulmak zor neredeyse imkansızdı ama göstermelik sahte bi silahta işini görürdü silah bulması imkansızdı zaten. Bakkalcı dayı kafasını tezgahın arkasından uzatarak Yavuzun içinde kopan fırtınalara aldırış etmeden bi şey mi dedin yiğenim dedi sakin sakin. Yavuz Boncuk tabancası var mı? diyebildi adamın tuhaf bakıslarina aldırıs etmeden siparişlerinin parasını verdikten sonra elinde beyaz plastik poşet ve belinde silahıyla kendinden emin adımlarla karsıdan karşıya geçerken acı fren sesiyle irkildi ve refleks olarak kendini kaldırima attı. Önüne baksana ibbine! diye bağıran bir adamın sesiyle tedirginliği arttı.ama lafın altında kalamazdı. kusura bakma dıbına koduğum. diye bağırdı karşısındaki beyaz faça şahine doğru icindeki adamı görmeden. Yaptığı tezatı takdir ederek. Beyaz faça şahinin içinden inen 4 keko hollywood filmlerindeki pgibopat mekgibalı çeteleri andıran bir ahenkle üzerine yürümeye başladılar Yavuz gardına aldı ama arkasından yediği darbeyle sendeledi, esnafın kavgaya dahil olması mahallenin kekolarına çattığinin göstergesiydi. Neyse bende yir zopa mı, yakarım sigaramı diye düşündü mumkun oldugunca az zararlı darbeler alarak zopasını yedi silahı yere düsmüştü kekolardan biri uzanıp silahı aldı birkaç saniye gülüp silahı arkadaşlarına gösterdikten sonra soguk havanın dondurdugu kulak memesine gelen bir atış yaptı sonra silahı da alarak arabaya binen kekolar basıp gittiler. Yavuz Silahımı bari almasalardı orrospu çocukları diye düsündü sonra pansiyona yöneldi göbeğiyle koruduğu peynir zeytin ekmek üçlüsünü yemek ve duş almak için... Önce duş mu yemek mi diye adeta kendiyle kavga ederken eski püskü dolabın boy aynasında gördüğü yansıması kavgayı bitiren darbeyi indirmişe benziyordu elindeki poşeti henüz toplamadığı yatağın üzerine koyarken banyoya yürüdü suyu açıp ısınmasını beklerken lavaboya döndü. Yediği dayaktan sonra ellerindeki çamuru akıttıktan sonra duş almak için açtığı suya döndü. Duş almak için iyi diye düşündü ve suyun altına girdi suyun rahatlatıcı etkisi bütün vücuduna yayılırken başından geçen cenabetlikleri düşündü.’’Vay ben kaderimin amk…’’ dedi ama bir yandan da böyle hafızası silinmiş ajan falan mıyım diye düşündü. Bunu düşünmenin verdiği özgüvene bina yen önündeki buzlu kalın camı tek yumrukta kırabileceğini düşündü kolunu geriye doğru çekip dirseğini soğuk fayans duvara ürpererek dayadı. Hızla yumruğunu indirirken gülümsüyordu. Kırılan camın sesi duvarlarda yankılanırken; Yavuz ananıgibeyiazfsvshfaafaddacadafafsds diye bağırdı. Hala açık olan suyun altına refleks olarak çektiği eli kanıyordu. Yavuz önce suyu kapattı sonra üzerinde pansiyonun ismini taşıyan havluyla eline sarıp bornozu giydi fayans zemini kaplayan cam parçalarına basmadan banyodan çıktı. Eli hala kanıyordu malım ben diye geçirdi içinden elindeki kanamayı durdurmaya çalışırken sonunda kanamayı durdurdu ve elini sardı. Aldığı duşun rahatlatıcı etkisini hissedemeden yine strese girmişti.neyse bari yemeğimi yiyim dedi öğleye yaklaşmış saate bakarken. Ekmek peynir zeytin üçlüsünü yedikten sonra birbirine buluşmak için söz vermiş iki sevgili gibi dudakları ve viski şişesini buluşturdu. Hızla içti yarım saat sonra şişenin yarısındaydı. Cebinden çıkardığı yıpranmış soft paketten üzerinde camel yazan sarı filtre bir sigara çıkarttı zippo çakmağıyla sigarasını yaktı duman ciğerlerine hücum ettikçe zihni güncelleniyordu sanki, olanları düşünüyordu bir düşmanı mı vardı fark etmeden bir şey mi yapmıştı, eskiden bir ajan olmadığını yeni sardığı eline bakarken gülümseyerek tekrarladı ya neydi o zaman aşağıdaki huur çocuğu resepsiyon görevlisi dün kendini tanımamış mıydı? Başlaması gereken yeri bulmuştu. Sigarasından son fırtını çektikten sonra kül tablasına bastı ceketini alıp aşağı indi. Resepsiyonda başkası vardı hızla yanına gelen iri yarı adamı görünce biraz çekinse de gülümseyerek buyurun efendim diyebildi. Yavuz adamı fazla korkutmak istemeyerek ona zarar vermeyeceğini anlaması için gülümseyerek sordu. Dün sizin yerinizde olan arkadaşla konuşmak istiyorum.dedi. Motelimizle ilgili bir sorununuz mu var? efendim dedi çekinerek. Yavuzun sinirleri bozulmak üzereydi ses tonunu biraz daha sertleştirerek Hayır, bana o arkadaş lazım dedi. Efendim o arkadaş dün yıllık izne ayrıldı. dedi iri adamın kendine bir şey yapmasından korkarak. Ama iri adam onu şaşırtarak teşekkürler deyip odasına yöneldi. Odasına çıktığında dünyanın ne kadar büyük olduğunu ve bütün umutların çabucak kaybolabileceği konusunda ideoloji karmaşasına girdi. Kalan viskiyi içip uyumaya karar verdiTümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!