-
1.
+22Tümünü Göster
Gecenin karanlığı kesilen elektrikle birlikte daha da korkutucu bir hal almaya başlamıştı. Ağaçlar fantastik filmlerdeki hareket edebilen ağaçlar kadar korkunç görünüyordu. Ama Yavuz korkmuyordu Sağına soluna bakınarak temkinli bir şekilde evine gitmeye çalışıyordu telefonunun ışığından destek alarak... Yağmur başladığında eve çok az mesafesi kalmıştı ama yinede ıslanacağa benziyordu çünkü önünde alkolün zararlarını anlatan kamu spotu tarzında ki manzarayı gördüğünde geri dönüp bir üst sokaktan geçmeye karar verdi "pis ayyaşlar" diye geçirdi içinden geri dönerken gördüğü iğrenç manzaranın kahramanlarına insan neden aynı yere kusarak bir kusmuk gölü oluşturur diye düşünmeden edemedi. Sonra ensesindeki yanma ve sırtına akan soğuk sıvıyı hissetti arkasına döndüğünde elinde kırık bir şişe ile ölü bakışlar atan sarhoş adama bakarken elindeki şişenin kafasında kırıldığını fark etti. Ayyaş elindeki şişeyi hiçte ayyaş değilmiş gibi profesyonelce sallarken Yavuz çoktan montunu çıkarmış bir taksör gibi çevik eskivlerle adamın salladığı şişeden kaçıyordu. Ayyaş şişeyi hızlı bir hareketle Yavuzun karnına itekledi Yavuz kenara doğru kaçtı ve adamın elindeki şişeyi yakaladı.Şişeyi tutmak için eğilen adamın ense köküne dirseğiyle sert bir şekilde indirdi olayın olduğu yere biraz uzakta olan ve hala sarhoş taklidi yapan iki adamda yere serilen arkadaşlarını görünce Yavuza doğru koşmaya başladılar. Yavuz bu adamı bile şans eseri dövdüğüne inandığı için koşmaya başladı.Pek koşmazdı hatta hiç koşmazdı o yüzden birazdan kesilip arkasından gelen atlatic tiplere yakalanacağını biliyordu ama yaşamak için koşmalıyım diye düşündü çoktan kesilmesi gerekiyordu bir şişmana göre oldukça zindeydi. kendiside bu duruma şaşirmıştı. Adamların peşinde olmadıgından emin olduktan sonra taksi çağırıp eve gitmeyi düşündü ama evini biliyorlardı nerden geçecegini de bu adamlar onu öldürmek istiyorlardı ama neden diye düşündü ister istemez ve profesyonel bi adamı nasıl etkisiz hale getirmişti.Ve en tuhahı heyecanlanmamıştı nasıl bu kadar soğukkanlı olabilmişti.
Kafasında bu sorular dönüp dururken karşı şeritteki araba dikkatini çekti. Aston Martin için ucuz yollar diye düşündü.
Araba kendisini fark ettiğini anlamışçasına hızlı bir manevrayla ucuz asfalt yolda lastik izlerini bırakarak Yavuz'un yanında durdu Yavuz ne yapacağını kestiremedi ve üstüne alınmayarak yoluna devam etmek istedi. Ancak duyduğu korna sesi motordan çıkan gürültülü sesler geç kaldığını anlatıyordu ona derin bir nefes aldı sonra aklına canına kast eden ayyaşlar geldi ve koşmaya başladı. Nereye gidecekti peşinde hızlı, çok hızlı bir araba vardı arabanın geçemeyeceği sokaklar geldi aklına uzaktaydılar birazdan kesileceği hissi bırakmıyordu peşini arkasından büyük bir gürültüyle gelen arabadan hızlı koşmayı bir nano saniye aklından geçirdi iyi bir fikir olmadığını düşünüp yıkık dökük evin bahçesine geçen duvardan sahip olduğu ağırlık kendisinin değilmiş gibi zıpladı.
Göbeği koşarken rahatsız ediyordu bir ara eritirim diye kafasının bir kenarına not alıp daha önemli sorunu hakkında düşünmeye karar verdi. Nasıl bu kadar rahattı arkasında amacının ne olduğunu bilmediği lüks bir araba varken ve daha yarım saat önce ölüm tehlikesi atlatmışken kilo problemini düşünebiliyordu. Sanki günlük yapmış olduğu bir işmiş gibi rahat davranıyordu ölümden kaçarken ayakkabılarındaki çamur iki kiloyu geçene kadar bahçeden çıkmadı neden arabası yoktu araba bulmalıydı. Bahçenin boş tarafına bakan duvardan atlayıp ne yapacağını biliyormuş gibi bir arabanın cdıbını ceketini koluna sararak kırdı. Sonra kapıyı açıp içine oturdu. Direksiyonun altında bir şeyleri söktü ve kendini kabloları birbirine sürterken buldu az araba kullanan biri için fazla bilgiliydi ya da Tanrı yardım ediyordu gaza basıp ilerlerken nereye gideceğine çoktan kara vermişti bile...
Yağmurdan ıslanan camı temizlemesi için silecekleri çalıştırdı yol altında hızla akarken bunun da gördüğü o tuhaf rüyalardan biri olabileceğini düşündü tabi ya birazdan uyanıp okula gitmek için hazırlanacaktı. Ama olmadı bu sefer olmadı sabaha kadar kalabileceği ve güvende olacağını düşündüğü pansiyonun önünde arabayı durdurdu ve arabadan indi neden burayı seçmişti acaba daha önce hiç görmemişti burayı resepsiyon benzeri küçük odanın açık penceresinden içeri baktı boştu önünde duran zile basıp basmamak konusunda tereddüt etti
Yavuzun kararsızlığını hissetmişçesine çıkıp gelen görevli Yavuzun çamur içinde kalmış kıyafetlerine ve iri gövdesine bir süre baktıktan sonra arkasındaki dolaptan bir anahtar alıp Yavuzun önüne koydu ve iyi geceler deyip gitti.
Yavuz içinden müşteri memnuniyeti ve güler yüzle ilgili küfürler savururken merdivenlerden çıkarak ulaşabileceğini düşündüğü odasına yöneldi anahtarda yazan 13 sayısına tekrar baktı sonra kapıya baktı evet odası buraydı kapıyı açtı ceketini askıya astı. Kapıyı kapatıp yatağa oturdu biraz düşünecekti ama sonra vazgeçti kafası çok karışıktı. Uyuyayım bari dedi ve yatağa uzanıp gözlerini kapattı. Yarının daha güzel ve aksiyonsuz geçmesini ümit ediyordu.
Ensem ne ara kesildi amk sabah kalktığında kafasından gecen tek cümle buydu dun gece yaptıklarını hatırladı ben neymişim diye kendine sormadan edemedi. Ucuz pansiyona göre biraz fazla zevkli dizayn edilmiş banyoya gidip yüzünü yıkarken aynaya bakma fırsatı olmuştu yüzü ne haldeydi solmuş ölü bir adamın ifadesiz suratı gibi boş ve amaçsız bakıyordu aynaya tüm bunlar aklından geçerken o değil dün gece ne oldu öyle amk diye bir ses yankılandı zihninde ensesinin arkasında ki kurumuş kana dokundu.Amerikan filmimi lan bu giberim böyle hayatı dedi. Hayatında ilk kez kim olduğundan emin olamıyordu Yavuz. sanki dün onu döven adamlara sarhoş olduğu için küfür etmemiş gibi yatağın yanında duran viski şişesine yöneldi kapağı açıp hiç düsünmeden kafasına dikti midesinde ki yanmayla beraber aç olduğunu hatırladı. Once yemek yemeliydi ne yesem diye düsünürken dolaba yapıştırılmış pideci kartlarına ilişti pide mi kebab mı diye ikileme düşmüşken dün koşarken sallanan göbeği onu bu ikilemden kurtardı Adam gibi kahvaltı yap goduğum diye kendi kendine kızarken ceketini alıp delik deşik asfalt yolun karşısındaki önünde cipslerin sarktığı plastik raf ve file icindeki plastik toplarıyla ona çocukluğunu hatırlatan ,yıllara ve emperyalist sisteme karşı ayakta durmayı başarmış eski bakkala girdi.
başlık yok! burası bom boş!