0
hikayenin en can alıcı ksımını paylaşmak isterim:
...
-tertemiz hava... oysa bizim sarayın havası pek pis,hem de her bakımdan. yavaş yürüyelim, efendim. sizin ilginizi çekmeyi çok isterdim.
-benim de sizinle çok önemli bir işim var… dedi alyoşa. yalnız nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
-benimle bir işinizin olduğunu anlamamamın bir olanağı var mı? işiniz olmasa dünyada açmazdınız kapımı. çocuğu şikayete mi gelecektiniz ya? olacak şey değil bu. yeri gelmişken ondan biraz söz edeyim size: içeride her şeyi açıklayamadım , ama şimdi burada anlatayım durumu. efendim bizim hamam lifi daha bir hafta öncesine dek hayli gürdü, sakalcığımdan söz ediyorum. sakalıma hamam lifi diyorlar, okul çocukları taktılar bu adı. işte efendim ağabeyiniz dmitri fyodoroviç sakalıma yapıştı, çeke çeke dışarı, alanın ortasına çıkardı. okullar da tam o sırada dağılmıştı. ilyuşa da okuldan çıkmış çocukların aralarındaydı. beni o durumda görünce yanıma koştu: ’’baba, babacığım!’’ diye bağırıyor, bacaklarıma sarılıyor, ağabeyinizin elinden beni kurtarmak için çırpınıyordu: ’’bırakın, bırakın, benim babamdır o , bağışlayın onu’’ ; evet ’’bağışlayın’’ diye bağırıyordu. küçük elleriyle ağabeyinizin elini yakaladı. öptü… o andaki yüzü aklımdan çıkmıyor… unutamıyorum!..
-size yemin ederim, diye haykırdı alyoşa, ağabeyim çok ciddi bir biçimde özür dileyecektir sizden, o alanın ortasında önünüzde diz çökerek bile olsa… zorlayacağım onu, yoksa ağabeyim diye bakmam yüzüne!
...
-ne oyunu.
...