/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 76.
    0
    2) Gerçeğin ortaya çıkması için 52 yıl gerekiyor

    Nazi dezenformasyon kampanyası ikinci Dünya savaşında Almanya’nın yenilgisiyle son bulmadı. Nazi yalanları CIA ve MI5 (ingiliz gizli servisi) tarafından devralındı ve Sovyetler Birliğine karşı soğuk savaş propagandasında önemli bir yer tuttu. ikinci Dünya Savaşından sonra McCarthyci antikomünist cadı avı, Ukrayna’da açlıktan ölen milyonlar masalını yaydı. 1953 yılında ABD’de bu konuyla ilgili bir kitap yayınlandı. Kitabın adı Kremlin’in Karanlık işleri’ydi (Black Deeds of the Kremlin). Kitabın basımı, ABD’de bulunan, ikinci Dünya Savaşı sırasında nazilerle işbirliği yapmış Ukraynalı göçmenler tarafından finanse ediliyordu. Amerikan hükümeti bunları “demokrat” olarak tanıtıp siyasi sığınma hakkı tanımıştı.

    80’li yıllarda Reagan başkan seçilip antikomünist seferine başladığında Ukrayna’da ölen milyonlar propagandası bir kez daha ortaya çıktı. 1984’te bir Harvard profesörü Rusya’da insanların Yaşamı (Human Life in Russia) adlı bir kitap yazdı ve 1934’te Hearst basını tarafından üretilen sahte bilgileri aynen tekrar etti. Böylece 1984’te, 30’lardan kalma nazi yalan ve çarpıtmaları yeniden ortaya çıktı, fakat bu sefer amerikan üniversitelerinin “saygınlığı” altında. Ancak bununla bitmedi. 1986’da aynı konuda Acı Hasat (Harvest of Sorrow) adlı, eski bir ingiliz gizli servisi üyesi, şimdiyse Kaliforniya’da Stamford Üniversitesi profesörü olan Robert Conquest tarafından yazılan bir kitap yayınlandı. Bu “iş” için Conquest Ukrayna Milliyetçi Ögütü’nden 80.000 dolar aldı. Aynı örgüt 1986’da çekilen Harvest of Despair (Umutsuz Hasat) filmini finanse etti, bu filmde Conquest’in yazdıklarından yararlanılmıştı. Bu sırada ABD basınında, Ukrayna kıtlığının kurbanlarının sayısı 15 milyona çıkmıştı!

    Hearst basınında yazılan ve kitaplarla filmlerde papağan gibi tekrar edilen Ukrayna’da açlıktan ölen milyonlarla ilgili sayılar tamamen çarpıtma ürünüdür. Kanadalı gazeteci Douglas Tottle bu çarpıtmaları 1987’de Toronto’da yayınlanan Fraud, Famine and Fascism – the Ukrainian genocide myth from Hitler to Harvard (Sahtekârlık, Kıtlık ve Faşizm – Hitler’den Harvard’a Ukrayna Soykırımı efsanesi) adlı kitabında ayrıntılı olarak gösterdi. Tottle, diğer aldatmacaların yanında, özellikle açlıktan ölen çocukların yer aldığı korkunç sahneleri gösteren fotoğrafların 1922 yılında yayınlandığını, bunların 1918-1921 iç Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’ne sekiz yabancı gücün müdahalesi nedeniyle yaşanan kıtlık ve savaş koşulları nedeniyle milyonlarca insanın öldüğü dönemde çekildiğini kanıtladı. Douglas Tottle “1934 kıtlığı” üzerine Hearst basınında yer alan sahte röportajlar hakkında gerçekleri de ifşa etti. Bu sözde kıtlık bölgelerinden uzun süre röportaj ve fotoğraflar yollayan muhabirlerden biri olan Thomas Walker, Ukrayna’ya hayatında hiç ayak basmamış, Moskova’da da sadece beş gün kalmıştı. Bu olgu, Amerikan gazetesi The Nation’ın Moskova muhabiri Louis Fischer tarafından da ifşa edildi. Fischer, Hearst basınının gerçek Moskova muhabiri M. Parrott’un, 1933 yılında Sovyetler Birliği’nde mükemmel hasat miktarı ve Ukrayna’da ekonomik kalkınma hakkında asla yayınlanmayan röportajlar yolladığını ortaya çıkardı. Tottle ayrıca Ukrayna’da sözde kıtlık hakkında röportajlar yayınlayan gazeteci “Thomas Walker”ın, gerçekte Colorado devlet hapishanesinden kaçmış Robert Green adlı biri olduğunu da kanıtladı. Bu Walker, daha doğrusu Green, ABD’ye dönünce tutuklanmış ve mahkemede Ukrayna’ya asla gitmediğini itiraf etmişti. Fakat 30’lu yıllarda Stalin tarafından yaratıldığı iddia edilen bir kıtlık nedeniyle kurban olan milyonlarca Ukraynalı hakkında bu yalanlar ancak 1987’de açığa çıktı! Böylece Hearst, Naziler, ajan Conquest ve diğerleri milyonlarca insanı yalanlar ve sahte röportajlarla kandırmış oldular. Bugün dahi Hearst’ün ve Nazilerin hikâyeleri sağcı çevrelerden para alan yazarlar tarafından yazılan kitaplarda tekrar edilmekte.

    Hearst basını, ABD’nin çoğu eyaletindeki tekeli ve basın ajanslarının dünyadaki konumu sayesinde Gestapo’nun en büyük sözcüsüydü. Sermayenin yönettiği bir dünyada, Hearst Gestapo’nun yalanlarını onlarca gazete, radyo istasyonları, daha sonra da televizyon kanalları ve kablolu yayınlar tarafından dünyaya yayılan “gerçekler” haline getirmeyi başardı. Gestapo yok olsa da Sovyetler Birliği’ndeki sosyalizme karşı savaş propagandası CIA tarafından aynen devam ettirildi. Amerikan basınının antikomünist kampanyası şiddetinden hiçbir şey yitirmedi. Önce Gestapo, sonra CIA himayesinde işler aynen devam etti.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      3) Milyonlarca ölü tahminini veren sahtekârca yöntemler

      Sovyetler Birliği’nde ölen milyonlar hakkında spekülasyon, kirli propaganda savaşının bir parçasıydı, işte bu nedenle Sovyet açıklamaları ne ciddiye alındı, ne de kapitalist basında yer bulabildi. Sermaye tarafından satın alınan ‘uzmanlar’ kurgularını yaymak için diledikleri kadar yer bulurken, bu açıklamalar görmezden gelindi. Hem de ne kurgular! Conquest ve diğer ‘eleştirmenler’ tarafından oraya atılan milyonlarca ölü ve hükümlü iddialarının ortak yanı, yanlış istatistiksel kestirimlere ve hiçbir bilimsel temeli olmayan tahmin yöntemlerine dayalı olmalarıydı.

      Conquest, Soljenitsin, Medvedev ve diğerleri, nüfus bilgilerini Sovyetler Birliği istatistiklerinden aldılar ve ülkenin tarih boyunca değişen durumuna bakmadan keyfi nüfus artışı hesapları yaptılar. Böylece belli bir yılın sonunda şu kadar kişinin hayatta olması gerektiği, ekgib kalanların sosyalizm tarafından öldürülmüş ya da hapsedilmiş olduğu sonucuna vardılar. Yöntem basit olduğu kadar sahtekârcaydı.

      Eğer batı ülkeleri söz konusu olsaydı, bu tarz “ifşaat” asla kabul edilmezdi. Böyle bir çarpıtmayı profesör ve tarihçiler protesto ederdi. Fakat Sovyetler Birliği söz konusu olunca kabul edildi. Bunun nedenlerinden birisi bu profesör ve tarihçilerin mesleki ilerlemelerini mesleki dürüstlüğün önünde tutmasıydı.

      Sonuç olarak, bu “eleştirmenlerin” hesaplamaları neye varıyor? Robert Conquest’e göre (1961’de yapılan bir hesaplamayla) 30’ların başında altı milyon insan açlıktan ölmüştü. 1986’da, Conquest bu sayıyı şişirerek on dört milyona çıkardı. Gulag çalışma kamplarında ise 1937 yılında, parti, ordu ve devlet aygıtı içinde temizlik başlamadan önce beş milyon mahkûm vardı. 1937-38 yıllarındaki temizlikten sonra buna yedi milyon mahkum daha eklendi, böylece 1939 yılında çalışma kamplarının nüfusu on iki milyona çıktı. Üstelik bu 12 milyon sadece siyasi hükümlülerin sayısıydı! Bu kamplarda adi hükümlüler de vardı, sayıları ise siyasi hükümlüleri kat kat aşıyordu. Bu demektir ki Conquest’e göre Sovyetler Birliği çalışma kamplarında 25-30 milyon mahkum bulunuyordu.

      Ölü sayılarına gelince, Conquest’e göre, 1937 ile 1939 arasında bir milyon siyasi mahkûm idam edilmiş, 2 milyonu ise açlıktan ölmüştü. Böylece Conquest’e göre 1937-39 temizliklerinin toplamı, 3 milyonu hapiste ölen 9 milyon kişiye ulaştı. Bu hesaplar Conquest tarafından “istatistiksel uyarlamaya” tabi tutularak 1930-1953 yılları arasında Bolşeviklerin en az 12 milyon siyasi hükümlüyü öldürdüğü sonucuna ulaşıldı. 30’lu yıllarda kıtlık nedeniyle öldükleri hesaplanan 14 milyon kişi buna eklenince ölü toplamı 26 milyonu buluyordu. En son istatistik manipülasyonlarından birinde de, 1950 yılında Sovyetler Birliği’nde 12 milyon siyasi tutuklu olduğunu açıkladı.

      Aleksandr Soljenitsin de Conquest’le hemen hemen aynı istatistik yöntemleri kullandı. Fakat bu sözde bilimsel yöntemleri farklı başlangıç değerlerine uygulayarak çok daha uç sayılara ulaştı. Conquest’in 1932-33 yıllarında açlıktan ölenler hakkında 6 milyonluk hesabını kabul etti. Fakat 1936-39 temizliğinde, her yıl en az bir milyon kişinin öldüğüne inanıyordu. Buradan yola çıkarak, tarımda kollektifleştirmenin başlamasıyla Stalin’in 1953’te ölümü arasında geçen sürede komünistlerin 66 milyon kişiyi öldürdüklerini hesapladı. Sovyet hükümeti ikinci Dünya Savaşı’nda ölen 44 milyon Rus’tan da sorumluydu. Soljenitsin’in çıkarımına göre, “sosyalizm 110 milyon Rus’un canına mal olmuştu”. Hükümlü sayısına gelince, ona göre 1953’te çalışma kamplarında 25 milyon kişi bulunuyordu.
      Tümünü Göster
      ···
   tümünü göster