Takdir edersin ki burada Atatürk'ü anlamaktan ve ideolojiye dönüşen düşüncenin faşizme gittiğinden bahsettim önce burayı bir anlayalım.
Gelelim marx tan dem vuruşuna bilader sapla samanı bir ayrı tutmalı önce. Atatürk Fransız sekülerizmi olarak geçen laiklik temasını Türkiye'ye getirmiştir fekat ne sekülerizm ne de laiklik din karşıtı bir eylem olmamıştır dünya siyasi tarihinde.
Bu aslına bakarsan halkçılıkla beraber görülebilecek bir Atatürk ilkesidir zira güdülen siyaset aslında sen başörtüsüz ve belki hristiyan bir hakim tarafından yargılanırken bir ayrılık gözetilmeyeceğini garanti eder bu haseple Atatürk ilkelerini dinsizliğe yormak kel alakadır.
Kimsenin dini beni enterese etmez, hatta laiklik çerçevesinde başörtüsü ile okula girmeyi bir nane gibi gören tayfadan da her daim kıllandım ve hatta sözcü gazetesi tipi Atatürk ün resmini ters astılar diye ulusalcı züt yırtmaları da zerre anlamış değilim.
Ammaa bu gene de her Türk vatandaşının Atatürk ü sevmesi değil onu ve düşüncelerini okuyup ardından ona saygı duymasını bekleyişimi değiştirmedi.
Okumak zaten nedir ? Düşünceleri objektif yargılamaktan geçen bir yol.
Bugün islamcı bir profesör de ekonomi anlatacaksa marx ın yahut smith in düşüncelerini okumalı hiç değilse dehaya saygı duyduktan sonra zıtlaştığı düşünceler de varsa bunu makalede atıf yapmak yoluyla bildirmelidir.
"Biz" diye belirttiğin kitle de beni hiç enterese etmez , iktidarlar değiştiğinde nasılsa "biz"ler de değişir. Baki kalan birikimdir.