1. 1.
    0
    Sokak Kitapları Yayınları tarafından Haziran 2014 tarih ve 9786051483689 ISBN numarasıyla basılan Archanger Destanı: Birinci Kısım'ın yazarı Mert Yağız DUZLUOĞLU olarak yaşadığım sıkıntıları ve sorunları paylaşmak adına kaleme alıyorum.

    Kitabımı yazdım ve bastırmak istedim. Basım ve yayımı temin için birkaç yayıneviyle görüştüm. internetten bulduğum yayıneviyle de görüştüm. Verecekleri hizmet ve organizasyonlar hakkındaki vaadleri beni cezbetti. Firmayla karşılıklı sözleşme yaptık, ücretini peşin ödedik.

    Baskı sürecinden önce editöryal bir çalışma talep etmiştim ve bunun da sözleşmesini yapıp, firmaya da ödemeyi yaptım. Yayın editörlerinden (diplomasını sorduğum halde hala göremediğim, sözleşmede diploma fotokopisini iletmek gibi bir yükümlülüğü açıkça belirtilmesine rağmen... ) Büşra KANOĞLU eserimde çeşitli değişiklikler yaptı. Yayının resmi E-Maili üzerinden bana iletilen ve Büşra KANOĞLU tarafından düzeltildiği söylenen metni sizin için upload ettim. ( http://www.dosya.tc/serve...i_nes_r_leneser.docx.html ) Linkte göreceğiniz kitap yine bana ait olmasına rağmen, editöryal açıdan ziyadesiyle yetersizdir. Durumu defalarca kendisine bildirmeme rağmen ne firmanın, ne editörün ne de firma sorumlusu Uğur Ziya ŞiMŞEK'in en ufak bir müdehalede bulunmayışı da gülünç olaylardan biridir. Editör hatalarından dolayı meslektaşlarım ve akranlarım arasında defalarca mahçup olmama neden olmuştur. Bu firmanın "uzman kadromuzla editöryal çalışma ve editöryal destek" anlayışına hayranım!

    Baskı için kapak ayarlanması gerekiyordu ancak kendilerinden istediğim şeyi yapamadılar ve hatta istediğim figürleri "Böyle bir şey yok" gerekçesiyle çizmeyi de reddettiler. Profesyonel bir kapak istiyorsam, kendi paramla dışarıda yaptırmam gerekiyormuş. Firma sahibi Uğur Ziya ŞiMŞEK'in de doğrudan kurduğu cümle budur. istediğim kapağı beceremeyen kapak sorumlusu Damla Nur ŞiMŞEK, yetersizliğini kabul etmedi ve beni daha basit bir kapak kullanmaya mecbur bıraktı. Daha basit kapak kullanmak elbet çok da büyük bir sorun değil ancak hiçbir firma, yazarın doğrudan onayladığının haricinde bir kapakla baskıya çıkamaz. Mail kayıtlarımızda da bulunduğu üzere, benim onayladığım kapak ( http://www.dosya.tc/serve...onaylad___mkapak.jpg.html ) ve basılan kapak ( http://www.dosya.tc/serve...ibD/bas_lankapak.jpg.html ) arasındaki farkı anlamamak için ne olmak gerekir, uygun sözcüğü bulamıyorum artık! Arayıp kendisini defalarca uyardığım halde benim onayladığım kapağın bu olduğu konusunda diretti ve beni bu kapağa mahkum etti. ikinci bir kapak basarak raflarda karışıklık yaratmamak için böyle bir metozoriye göz yumdum. Bu arada, basılan bin adet kitabımın da kapakları birbirinden farklı. Birinde bariz bir kırmızı görürken, diğerinde koyu bir kahve görüyoruz. Kesinlikle raflarda çok dikkat çekiyor ve adeta korsanmış gibi duruyor. Böyle bir durumda okuyucunun acayip dikkatini çekersibiz, aklınızda bulunsun. Bu firmanın "uzman kadromuzla kapak tasarım" anlayışına hayranım!
    Aradan geçen birkaç ay içerisinde, kitabımı GiO'ya göndereceğini ve hatta gönderdiğini açıkça belirttiği birkaç mesaji güz döneminde gönderdi ve tahmin edersiniz ki GiO güz döneminde yapılıp açıklanan bir yarışma değildir. Hatta benim eserim 42.000 kelimeden oluştuğu için GiO yarışma koşullarını da karşılamamaktadır. Bana ayrıca jüride olduğunu da söylemişti ancak ( http://www.fabisad.com/gioodulleri/ sayfasından kontrol edebilirsiniz.) bu söylediği de yalanmış, geç anladım. Bu firmanın "bazı şeyleri yapıyormuş" izlenimine hayranım!
    Değerli meslektaşım ve abim Mustafa SELiMGiL ile kitabım vasıtasıyla tanıştım. Kendisi de Sokak Kitapları ile çalışmak gibi bir hata yapmış ve bu konuda beni defalarca uyarmıştı. Uğur Ziya ŞiMŞEK'e Mustafa SELiMGiL'in uyarılarını yumuşatarak anlattığımda, Mustafa SELiMGiL'e demediği kalmamış, değerli bir yazarın arkasından atıp tutmuştu. Eleştiriye açık olmayan bir firmaya ("yayıncı" demeye dilim varmıyor.) zaten hatalarını anlatmanın da imkansız olduğunu gördüm. Firma bünyesinde bulunmuş olan çeşitli yazarlar da firmaya dava açmış, şikayetlerini dile getirmiştir ve Uğur Ziya ŞiMŞEK paralarını geri ödemiştir -yorumları da okuyacak olursanız.- ( http://gazeteonsekiz.com/...ini-aciyoruz-gibayet.html ) Bu da Uğur Ziya ŞiMŞEK'in suçlamaları kabul ettiğini, haksız olduğu ve art niyetli davrandığı düşüncesini akıllara sokuyor. Bu firmanın yazarlara, sanata ve edebiyata verdiği değere hayranım!

    Baskıdan sonra bana bir de dağıtım listesi verdiler. Mail kaydı da duruyor. ( http://s3.dosya.tc/server...aedildi_iyerler.docx.html ) Ben de güvendim kendilerine, verdikleri listedeki her yeri tek tek yazarak ( https://www.facebook.com/...cal/posts/911901185502456 ]]) paylaştım ve kitabımı bekleyenleri, firmanın aslında kitabımı hiç göndermediği ama bana verdiği adreslere yönlendirdim. Gün boyu telefonum susmadı: Her dakika bir başkası, "Kitabını verdiğin adreslerde bulamadık," diye arıyordu beni. Bir yazar bu kadar küçük düşebilir mi? Bir yazarın okuruna "Kitabım şurada," demesi ve okurun oraya gidip kitabı bulamaması kadar acınası ve rezil bir durum yoktur. Sırf bu yüzden bile ciddi bir okur kitlemden mahrum olduğum açıkça ortadadır. Bu firmanın dürüstlüğüne hayranım!

    Kitabım altı ay geçmesine rağmen neredeyse hiçbir kitabevinde olmadı. DnR ve Dost Kitabevi başta olmak üzere çeşitli kitabevlerine gidip bizzat konuştum ve durumu açıkladım. Sağ olsunlar, beni kırmayıp bir miktar sipariş verdiler ve kendi kitabımı kendim rafa koydurttum. Bu açıdan emeği göz ardı edilemeyecek olan Halit GÖCEN, Kübra KÖKSAL ve Kutsal KILINÇOĞLU'na da ne kadar teşekkür etsem azdır. En azından kitabımı rafta görmenin mutluluğunu yaşayabildim. Sağ olsun, söz konusu firma bu konuda hiçbir girişimde bulunmadı. Defalarca bana "ilgileniyoruz," demesine rağmen hiçbir icraatı olmadı. Bu firmanın "ilgisine" hayranım!

    Sözleşmemizde açıkça belirtilen "fuar garantisi" dahilinde de hiçbir hamle yapılmamıştır. istanbul TÜYAP'ın bile haberi verilmedi, sağ olsun birkaç okuyucum gidip görmüş de haber verdiler. Haziran 2014'den beri olan hiçbir fuardan haberim yok, hiçbirine davet edilmedim. Bu firmanın "fuar garantisine" hayranım!

    Bir de işin maddi boyutlarına değinmek istiyorum.
    Kitabım basım sürecindeyken iç kapak (bilmeyenler için söyleyeyim, ön ve arkaya birer sayfa olmak üzere, kitap başı toplam iki sayfadan oluşur.) yaptırmak niyetindeydim ancak iç kapak için, yani kitap başı iki boş sayfa için, 300TL (üç yüz Türk Lirası) istediler. Şaka gibi, değil mi? Bir yanlışlık olduğu düşüncesiyle maillerine geri dönüş yaptım ve şaşkınlığımı belirttim. Mailime cevaben hakaret, küçümseme, tehdit ve benzeri unsurların yer aldığı bir mail yollandı firma tarafından. Gerekli cevabı kendilerine gayet saygılı bir şekilde verdiğimde yediremediler ki, hususi telefonlarından arayıp uzun bir küfür listesi çıkarttılar. Bildikleri tüm küfürleri sıraladıktan sonra bir de adresimi sordular. Tuhaf! Adresim zaten sözleşmelerinde vardı. Cesaret edemediler, beni ayaklarına çağırdılar. Bu firmanın paragöz oluşuna hayranım!

    ---
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster