/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    0
    Orada bizim apartmanın yöneticisi yaşlı bir amca var. Onunla alt komşumuz Hilmi amca tavla oynuyorlar. Onların yanına sandalye çekti babam, ben de babamın dizine oturdum. Babamla selamlaştıktan sonra, benimle merhabalaşıyorlar. Babama beni anlatıyorlar, ama bunu yapmamaları gerekiyor sevmiyorum ben, hemen utanıveriyorum.
    Babam dizinde hoplatırken başımı okşayıp makas alıyor yanağımdan. “Niye utanıyorsun oğlum?” sorusuna cevabım olmadığından “Bana ne” diye homurdanıyorum. Ama oradan kalkmamam gerekiyor. Çünkü ayıp olur.
    Hilmi amca, yeniyor tavlayı yaptığı şakalardan söylediği kafiyeli sözlerden belli. Bizim yöneticide bozuk bir şekilde kapatıp tavlayı açıyor muhabbeti yönetim toplantısından, apartman aidatından filan.
    Benim canım sıkılmıştı ya, fırsat bulup kalkıyorum babamın kucağından. Babam ilk başta izin vermiyor ama kenetlediği parmaklarından bir ikisini açınca kaçıyorum.
    Yeni ıslanmış çimlerde koşmaya başlıyorum. Çimenlerin ıslaklığı kısa pantolonumun altından bacaklarıma değiyor bu hem serin hem de kaşındırıcı bir şey. Koşup kana tere bulandığımda, serinlemek için atıyorum kendimi çimenlerin üzerine. Kamelyanın biraz ilerisinde. . .
    Hatırladım şimdi adı kamelyaydı. işte biraz ilerisinde gökyüzüne doğru bakıyorum her şey hareket ediyor gökyüzünde bütün bulutlar renkler. Başımı kaldırıp babama bakmak istiyorum eve gidelim diye ama muhabbete dalmışlar.
    O ara bizim yönetici ilişiyor gözüme. O, çok yalnız bence. Biri gelip gidiyor evine kim olduğunu bilmiyorum. Hiç evlenmedi mi onu da bilmiyorum. Şimdi onun gibi miyim yalnız olma konusunda? Yok benim yanımda çimenlerin ıslağı, böcek kaşıntısı öğlende düştüğümün yara izi, eve gidince duyacağım yemeğin kokusu yalnız olmadığımı anlatıyor.
    O, hep kendi elinde olan şeylerin duygularını hissediyor. Bence o kadar yalnız olmamalı insan, umarım o kadar yalnız kalmam. Hayatını ne kadar kalabalıklarda yaşarsan yaşa ama belli bir zaman sonunda böyle yalnız kaldığında sadece anılar kalıyor ve onlarda pek teselli vermiyor.
    Eve geldiğimde akşam yaptığım yemeğin geri kalanının kokusu bütün evi sarmış. Bu evde bir yemek yapılmış.
    Yaptım.
    Dün bir çorba yapmıştım. Yanına salata birazda pilav yapmıştım. Kim derdi Necmi; “Bir gün yalnız kalacaksın.” Diye? Hiç aklıma gelmezdi. Kapının önünde anahtar sesini duyduğumda, kapı önünde anahtar şıngırtısı çıkarttığımda, hep bir kargaşa bir heyecan olurdu.
    Şimdi içimde hiçbir merak yok. Duyumsayabileceğim hiçbir şey yok benim bıraktıklarımdan başka.
    Hayatım bir yerden sonra tekrara başladı herhalde. Bir gün benim için kabaca aynı gibi.
    Kalkıp yatağımı topluyorum. Çayı ocağa koyup ufak tefek kahvaltılıkları masaya dizerken. Çay kayamaya başlıyor. Demleyip bir yumurta kırıyorum. Kapının önünde bekleyen iki tane ekmeği alana kadar. Çay demini alıyor. Ekmeği dilimleyip masaya koyuyorum. nihaleleri koyup, çayla yumurtayı da masaya ekliyorum.
    Balkona hazırladığım kahvaltıyı, bahçenin üzerinden otobüs bekleyen sabah sporu yapan insanları seyrederken yapıyorum. Bu arada bana eşlik eden tek şey –aynı zamanda gündelik övüncüm olan şey- kahvaltıyı bir çay zamanında hazırlamış olmam.
    Kahvaltıdan sonra gazete almaya giderken sporumu yapıyorum. Eve gelip gazete, televizyon programlarıyla öğlen sıcağını avutuyorum.
    Son demlerine doğru dışarıya çıkıp gölgelik bir yerde pinekliyorum. Akşama doğru gelenlerle sohbet, oyun, çene yarışı derken tekrar eve dönüyorum. Akşam yemeği tekrar tekrar tekrar ve yine. . .
    Ayın yirmi üçünde aldığım maaşı altı parçaya bölüyorum. Elektrik su doğalgaz için bir parça, aylık alış veriş için bir parça, diğer dört parçalarda haftalara. Yani; tekrar, yine tekrar.
    Ben sadece kendi yalnızlığımı düşünmüyorum. insanlık için de kafamda dolanıyor bazı şeyler; bizi bir aya sıkıştıran ne? Yani ne bileyim ihtiyarlıkta pek düşünemezdim de, zaten bu soru gençliğimden beridir kafamda.
    Neyse artık ben bu soruları cevaplandıracak, cevapları kaldıracak kadar güçlü değilim. Oturup ölümü beklerken aynı rutini işletmek benim için daha kolay olacaktır. Bir efkar olurda oğlum kapıda görünürse, belki bir şeyler değişir bir eğlence, bir farklılık olur benim için bu tekrarda.
    Beklenti mi soruyorsun ya? Sorma. işte beklemeyi bıraktım karım öldüğünden bu yana.
    Her hayat içinde kaybediyor beni, birer parça şekillendiriyor. isyan değil de bir kabul edilsin şu birbirine tutunan hayatlarımız.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster