Rusya’nın Erzurum elçisi (konsolos) olarak görev yapmış olan Auguste Jaba, 1860 yılında Kürtçe (!) üzerine derlemelerini yayınlamıştır. Daha sonra da Sen Petersburg Bilimler Akademisi’nin isteği üzerine F. Justi tarafından bu kitap temel alınarak 8378 sözcükten oluşan bir “Kürtçe (!)” sözlük oluşturulmuştur. Bu sözlük 146 yıl öncesinin, bugünden çok daha saf Kürtçesini (!) göstermektedir. V. Minorsky gibi önde gelen bilimadamları bu sözlükteki sözcükleri köken açısından sınıflamışlar ve ortaya aşağıdaki çizelge çıkmıştır.
3080 sözcük ... Türkçe
1030 sözcük ... Farsça
1200 sözcük ... Zend lehçesi
370 sözcük ... Pehlevi lehçesi
2000 sözcük ... Arapça
220 sözcük ... Ermenice
108 sözcük ... Keldanî
60 sözcük ... Çerkesçe
20 sözcük ... Gürcüce
300 sözcük ... Kökeni belli olmayan sözcükler olduğu anlaşılmıştır.
(Prof. Dr. A. Haluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, sf. 119)
Aktaran: Sadi SOMUNCUOĞLU, 28 Aralık 2010, Yeniçağ Gazetesi
Şimdi, baştan beri Kürtçe (!) yazdıktan sonra neden ayraç içinde ünlem koyduğumu açıklayayım. Çünkü Kürtçe adında bir dil yoktur. Yukarıdaki verilerden de görüleceği üzere, kendine has sözcükleri olmayan "yerel konuşma biçimi"dir. Bilimsel kaynaklar buna "yerel konuşma biçimi" adını verir. Bir dil olarak ele alınmaz. Dilbilgisi yapısı olarak Farsçaya benzemektedir. Ancak Hint-Avrupa dil ailesinden olan Farsçadan belirgin ayrımları da vardır. Dilbilgisi açısından hiçbir dil ailesine uymamaktadır. Minorsky Kürtçenin “söyleyiş farklılıkları, biçim farklılıkları, tümce yapısı farklılıkları, sözcük farklılıkları ve ses değişimi farklılıkları” gibi nedenlerden ötürü Hint-Avrupa dillerinden olamayacağını söyler. Hiçbir dil ailesine ait olmayan bir dil olur mu? Eğer yazılı hale getirilmiş bir ölçünü (standardı) yoksa, seyrek olarak veya hiç yazıda kullanılmıyorsa, herhangi bir dil ailesine tam olarak alınamıyorsa buna bir dil demek olanaksızdır. Dil olarak böyle bir dil hiç var olmamıştır. Dil olma özelliklerini taşımamaktadır. Ne bugün, ne de bugünden önce böyle bir dil vardı.
EK BiLGi: Minorsky, günümüzde Kürtleri bir ulus yapma çalışmalarının temellerini atan kişilerdendir. Kendisi, Kürt tarihi, dili ve söylenceleri gibi birçok uydurmayı ilk ileri sürenlerdendir. Bunlara karşın, o bile Kürtçenin gerçek bir dil olmadığının farkındadır.
edit: eksileyen 2 kürde sesleniyorum. üzgünüm beyler ama ne yazık ki sizin bir diliniz bile yok ahahahaahahahahahahahahahahahaahaha
edit2: eksileyen 8 kişiye sesleniyorum. bilimi eksilerinizle susturamazsınız huur çocukları!
TENGRi TÜRK BUDUNU KORUSUN
edit3: gelin birde TÜRK MEDENiYETiNi Ziya Gökalp'in ağzından dinleyelim yurttaşlar:
"Türkler, at üstündeyken attığı oku yüzük deliğinden geçirecek kadar nişancıyken, diğer milletler çapulculuk ve yağmacılıkla yetiniyordu. Heredot'un yazdığı tarihte, Yunanlılara medeniyeti öğretenler Turanlılardır. Asırlar önce yazdığı Divan-ı Lügatit Türk'te, Türklerin bin yıl önce de ceplerinde mendil taşıdığı, kızgın suyla demir ısıtıp "ütüg" (ütü) yaptığı, bunun Rusçaya "Ütüyüg" olarak geçtiği bilgisini veren Kaşgarlı Mahmut'un eserinin önsözü: "Tengri, onlara Türk adını verdi; onları yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler, Tengri tarafından bütün kavimlere üstün kılındı." Kanuni devrinde Osmanlı'da dünya da ilk çizgi film tekniğinin temeli atılırken, Fransa kralı ülkesini oturaktan yönetmekteydi. Türkler, keşfettikleri gezegenlere Türkçe adlar verirken, Avrupalılar "Dünya tepsidir-tepsi değildir" savaşı veriyordu. Türkler, akıl hastaları için dünyanın en iyi hastanelerini inşa ederken, Avrupalılar "Şeytan" diyerek yakmaktaydılar.
Şimdi masallarla uyutulup, milli his ve heyecanları uyuşturulmuş bu millete türlü gizli oyunlar ile Türklüğünden utandırmaya, geçmişini unutturmaya çalışılıyor.
Başka uluslar, çağdaş uygarlığa girmek için, geçmişlerinden uzaklaşmak zorundadır. Oysa Türklerin çağdaş uygarlığa girmeleri için, yalnız eski geçmişlerine dönüp bakmaları yeterlidir."
Ziya Gökalp
http://i.imgur.com/RW7N3mi.jpg