+2
saatin cırtlak alarm sesiyle uyandım. kendimi kilometrelerce koşmuş gibi yorgun hissediyordum, buna rağmen aç değildim. şiddet beni doyurmuştu adeta. bir çay içtim, akabinde hızlıca giyinip işe doğru yola koyuldum.
ünlü bir bilgisayar pazarlama şirketinin küçük bir şubesinde satış görevlisiydim. ruh gibi içeri girdim, arkadaşların verdiği selamlara robotik şekilde karşılık verip deniz'e doğru yanaştım.
- günaydın.
- günaydın naber?
- iyi. naptınız dün?
gözlerim istemsizce saçlarına takılmıştı. deniz bir şeyler anlatıyordu fakat anlamıyordum.
gözlerimin karardığını hissettim. bayılmışım o anda.