-
1.
+44 -3arkadaşım mehmet ve ben, bizim neyimiz ekgib diyerek starbucksa girmeye karar verdik. sıraya geçmiştik. önümüzdekiler mokoko gibi bişeyler söylüyorlardı. sanki farklı bir evrendeydik. ben terlemeye başlamıştım. kalbim sıkışıyordu. ne isteyeceğimi bilmiyordum çünkü isimlerini bilmiyordum. tam arkamıza güzel bir kadın ve yakışıklı bir erkek geçti. kız, aşkım ben franboğazlı kek alıyorum okey gibi bişeyler söyledi. iyice heyecanmıştım. sıra bize gelmişti. hoşgeldiniz ne istersiniz diye sordu adam. kısık bir sesle kahve isterim diye saçmaladım. hangisinden diye sordu. aklıma hiç havalı bir kelime gelmedi. ninja kaplumbağalardan duyduğum ançüez kelimesini kullanıverdim. ançüezli kahve istiyorum dedim. gülmeye başladılar. arkamdanda kahkaha sesleri geliyordu. döndüğümde tüm herkes bana bakıyor bir yandan gülüyor bir yandan süzüyorlardı baştan aşağı bir zavallı gibi. çocuklar annelerine beni işaret ediyorlardı. birileri lümpen lümpen diyerek tezahürat etmeye başlamış laptopların kapağını indir kaldır yaparak ses çıkarıyorlardı. tam bu esnada yanıma bir nutella kavanozu fırlayıverdi. çok geçmeden bir kaç tane daha atıldı. serdar ortaç izmir marşı söylemeye başlamıştı. tam bu esnada şefkatli bir ses duydum hakkı hadi sıra sende diyordu. ardından bir el omzuma dokundu. bir anda yerimden sıçrayıverdim. kıraathaneci hamza abi, oğlum yine dalmışın uzaklara al kakoon soğacak diye elime çay bardağını tutuşturdu. mehmet karşımda oynasana dıbına koduğumun sıra sende diyordu hemen kendime gelip masanın ortasından bir taş çektim.
başlık yok! burası bom boş!