/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    0
    Ben de artık eskisi gibi oyuna oyun oynamak için girmiyorum. Ne zaman oyunu açsam hemen arkadaş penceresini açık hale getiriyorum bu sayede oyuna ne zaman bağlansa hemen bana mesaj atığını biliyorum. Ertesi gün öğleye doğru uyanmış, kırk yıllık oyun müptelaları gibi daha elimi yüzümü bile yıkamadan bilgisayarı açmıştım. Kahvaltılık bir şeyler hazırladım. Biraz fazla oyalanmış olmalıyım ki geldiğimde ekranda bir sürü bir görünüp bir kaybolan zarf işareti gördüm. Bu, bana kimlerin mesaj atığını gösteren bir işaretti. ister tanıdıklarımdan ister tanımadıklarımdan gelsin, ister önemli isterse önemsiz mesaj olsun oyuna başladığımdan beri gelen mesajların hiçbirini cevapsız bırakmıyorum.
    Mesajlardan bir tanesi de ondan geliyordu. Diğer mesajlardan gelen cevaplara varsa selamlarını aldıktan sonra kısaca afk (Away from keyboard -klavyeden uzak- yani bilgisayarın başında değildim)yım mesaj atmayın cevap veremeyeceğim deyip geçiştirdim.
    En son ona döndüm. Geç mesaj atmamın nedenini gerçektekinden biraz değiştirdikten sonra kahvaltı yaptığımı söyledim. Her zaman yaptığı gibi halimi hatırımı, ayağımın nasıl olduğunu sordu. Her gün bir önceki güne göre daha iyi olduğumu belirtip kendisine beklediği cevabı dün arkadaşımın öğrendiğini söyledim. Arkadaşımdan öğrenmiş gibi söyledim. Şüphelenmedi. Çok şaşırdığını belli eden ünlemlerle mesaj gönderiyordu. kafasındaki bir sorunun cevabını daha beklentisi yönünde aldığını söyledi. Üst üste mesaj yazıyordu. Bense sadece yazdıklarını okumakla yetiniyordum. Epeyce bir şeyler yazdıktan sonra arada bir burada olup olmadığımı soruyordu. o günkü yazışmalardan, artık bende de merak uyandırmaya başlayan yazarı hariç belki de hakkında üç kişinin haberdar olduğu meçhul roman kahramanının hakkında biraz daha bilgi edindim. Neden sonra arkadaşımın bu konuyu nasıl öğrendiğini sordu. Yaşadıklarımı tıpatıp arkadaşım yaşamış gibi anlattım. Romandaki kızın betimlemesini uzun uzun yazdı. O yazdıkça anlatıldığı haliyle kızın görüntüsü gözlerimin önünde daha da netleşerek adeta canlanıyordu. Ten renginden tutun da yüzündeki çenesindeki, burnundaki ve alnındaki kıvrımlarına, sevecen, şaşkın öfkeli haline kadar her haliyle biraz sonra karşımda etiyle kemiğiyle belireceği fikrine kapıldım. Bir an yazacakları hiç bitmeyecekmiş sandım. Bunların hepsi romanda, farklı bölümlerde anlatılan şeylermiş. "Ne kadar da uzun anlatmış" diye şaşkınlığımı belirttiğimde anlatılanların çok daha fazla olduğunu kendisinin özet geçtiğini söyledi. Bir romanda böylesine çok betimlemeler varsa o romanın pgibolojik ve realist bir roman olması gerektiği düşüncemi belirttim. Yanılmadığımı ve aynen öyle olduğunu söyledi. şunu da eklemeyi unutmadı. "Realist bir pgibolojik roman ama ele alınan konu tamamen romantik.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster