Aradan bir kaç saat geçmişti. Bilalden ses seda yoktu ve bu ışıksız penceresiz çelik kapılı odadan çıkamıyorduk. Önümüzdeki odanın kapısı açılıyordu ama yemekhaneyi nasıl bulacaktık, kapının kilidi bozulduğu için mi açılmıyordu? Gobrettin bu sorularla birlikte melisanın zütünü kesmeye devam ediyordu. Koltukta uyuya kalmış ve eteği azıcık açılmıştı. Uyandırma bahanesiyle gidip azıcık sürttükten sonra melisa hadi uyan bebeğim demiş ve kızı uyandırmıştı. Kırmançi eşek resimlerine bakıp ah çekiyor liseli ise diğer kapının önünde nöbet tutuyordu tabiiki uzayan ipli tasması hala gobrettin elindeydi. Eğlencesine bir kaç kere çekip kapının diğer tarafından gelen demire çarpan kafa sesiyle hep beraber gülmüşlerdi. Kapıyı açıp iyimisin lan bin diyip tekmeyi sallamış ve ayağa kaldırmıştı liseliyi. Yine bir koridor uzanıyor ama bu sefer aşağıya doğru iniyordu bu yol. Acaba yurdun bodrumunamı gidiyorlardı belkide bir depo vardı ve yiyecekler ordaydı. Hızla inmeye başlamıştık. Önden liseliye tekme atıp merdivenlerden yuvarlanırken arkasından takip ediyorduk ilgiç şekilde daha karşılarına zombi çıkmamıştı. Sonunda aşağı indiklerinde ilgnç bir yere gelmişlerdi. Seccadeler ve labartuar gibi teknolojilerle donatılmış bir odaydı burası. Çok umursamadan ilerlemeye başlamışlardı heryer kandı, yerler yine halı ve etraf seccadeler ve labaratuar tüpleri şırıngalar ve benzeri şeylerle doluydu. Burası bir depo değilde sanki iŞiD labaratuarıydı.