0
Bir kaç gün boyunca da oyuna hiç bağlanmadı. Muhtemelen oyuna bağlanır bağlanmaz bana araştırma yapıp yapmadığımı soracaktı. Güya kesin kararımı vermiştim, ona çeşitli mazeretler uydurup böyle bir araştırma yapamayacağımı söyleyecektim. Kafamdan işte bunun senaryosunu hazırlamıştım. Mevsim kıştı. Pekala düşüp ayağımı kırdığımı bu yüzden o kadar yolu yürüyemeyeceğimi söyleyecektim. Bağlandığında öyle de yaptım. Çok üzülmüştü. Nerede olduğunu sordum. Birinci köyde öylesine dolaştığını söyledi. Köy gardiyanında buluştuk. Oyun içinde insanlar zaten genelde orda buluşmayı tercih ederler. Onun bana verdiği eşyaları ekgibsiz bir şekilde ticaret penceresine yerleştirdim ve kabul tuşuna bastım. Verdiklerini tekrar alacağını zannediyordum. Hatta zandan da öte oyun gereği emindim. Öyle yapmadı pencereyi tekrar kapattı. Kendisine bu eşyaların ona ait olduğunu hatırlattım. Hak etmediğim bir şeyi kabul edemeyeceğimi söyledim. Hediye olarak kabul etmemi istedi. Nasıl düştüğümü, ayağımı nasıl kırdığımı soruyor, olmayan kazayla ilgili ayrıntıları öğrenmek istiyordu. Sık sık da bir üzülme işareti gönderiyordu. Üzülmememi, yaşımın genç olduğunu, kırığın çabuk iyileşeceğini söylüyor, bir taraftan da teselli ediyordu. Ora bura derken konu işle, yaşla ilgili konuşmalara dönüşmüştü. Aramızda 6 yaş fark vardı. Benden büyüktü ancak o bu yaş farkını 14 zannediyordu çünkü yaşımı olandan 8 yaş daha küçük söylemiştim. Ben böyle düşünüyordum ama onun kendisiyle ilgili anlattıkları doğru muydu yoksa o da benim gibi bazı gerçekleri değiştiriyor muydu bunu bilemiyordum.
3-5 gün bu araştırmayla ilgili hiç bir şey konuşulmadı. Her ikimizin de online olduğu zamanlarda mesajlaşıyorduk Her seferinde nasıl olduğumu soruyordu. Daha önce de başımdan hiç kırık geçmediği için bazı sorularını geçiştiriyordum. Bu yalan oyunu sandığımdan daha zor çıkmıştı çünkü karşımdaki kişi her ayrıntıyı sorgulayan yapıda biriydi. Bu yalan başlamıştı madem devam etmeliydi. Çeşitli sitelerden kırıklarla ilgili bilgiler edinmek zorundaydım. Öyle yaptım. Sorduğunda artık daha mantıklı cevaplar veriyor sorularını geçiştirmiyordum. Kırığın olduğu bölgede kaşıntıyla birlikte bir elektriklenme olduğunu söylüyordum. Zaman zaman çeşitli ihtiyaçlarımı görmek için ayağım kırık gibi davranıyor, tek kişilik bu evde oynadığım bu oyunu ona gerçek gibi anlatıyordum. Yanımda olmayan annemin beni nasıl şımarttığından, babamın, geçici bile olsa, üzerimdeki bazı sorumlulukları kaldırdığından bahsediyordum. Kırığın sözüm ona hayatımda olmayan kişilerle aramızdaki ilişkileri olumlu yönde etkilediğinden ve iyi yanlarından bahsediyordum. Birbirimize gülücük işaretleri gönderiyorduk.
Araştırma meselesinin açılmaması bu durumdan artık kurtulduğumu gösteriyordu. Bir taraftan da açılmaması için Dua ediyordum. Bir kaç gün daha böyle geçti. Konu arkadaş mevzuundan açılmıştı. iş arkadaşlarımdan birini kafamda bu duruma uygun bir arkadaş profili olarak yeniden çizip ona anlattım. Bilirsiniz işte yediği içtiği ayrı gitmeyen iki samimi arkadaş, iki sırdaş hatta iki ayrı dost...
"Öyleyse" dedi. "Pekala, senin yapamadığın bu araştırmayı bu arkadaşın yapabilir.".. "her ne kadar dost da olsak bunu kendisine sormalıyım." dedim. "Nihayetinde dostum da olsa yapacağı şey benim için yapılmış bir şey değil ve bunu kabul etmeyebilir."dedim. Arkadaşımın işe girdiğini şu sıralarda pek görüşemediğimizi anlattım kendisine. Ayağımın durumunun da onun yanına gitmemi engellediğini ancak hafta sonunda görüşebileceğimizi söyleyerek kendimce biraz daha zaman kazanmıştım. Bu süre zarfında zaman zaman yürüyüş güzergahımı değiştiriyor, bahsedilen binanın önünden geçiyordum. Binanın dış kapısını açık görmek hiç kısmet olmadı.
Tümünü Göster