-1
işte bu şekilde belirli bir seviyeye gelmem pek kolay olması. Bu süreç içerisinde benden çok geriden gelen oyuncuların çok kısa bir sürede benden çok ilerlediğine şahit oldum. Oyun diliyle hep eziktim ve ezik olmaya da devam edecektim. Durum bunu gösteriyordu. Çoğu zaman kendimden 10-15 seviye daha aşağı olanlara karşı bile düelloda kaybediyordum. aslına bakarsanız bu çok umurumda da değildi. Zira ben bu oyuna başlarken oyunda seviye yükseltme niyetinde değildim. Asıl niyetim Metin2'nin nasıl cinayet işlettirecek kadar bağımlılık yapacak nitelikte bir oyun olduğunu anlamlandırmaktı.
Bu oyunu oynayanlar çok iyi bilirler. Oyuncular arasındaki iletişim çok önemlidir. Bu iletişim çeşitli şekillerde yapılmaktadır. bire bir konuşmaları ifade eden sohbet pencereleri vardır ve bu sohbet pencereleri sadece iki kişi arasında yapılan iletişime yarar. Pm diye adlandırılır. (PM bana öyle geliyor ki ingilizce Personal Messagenin kısaltılması.) Ayrıca oyun esnasında ekranın altından sürekli yazılar akar. Beyaz yazılar yakınınızdaki oyuncuların arasında gerçekleştirilen topluluk konuşmalarını ifade ederken, sarı yazılar sadece o anda online olan tüm aynı lonca üyeleri tarafından okunabilen mesajlardır. Bunun yanında en çok görülen yazı rengi ise yeşil olan yazılardır. Bu yazılar ise bağırma diye adlandırılır. oyuncu hangi bölgede olursa olsun tüm online oyuncular tarafından okunmaktadır. Neler yoktur ki bu mesajlarda: Ağza alınmayacak küfürler, eşya alıp satmak isteyenlerin, alacakları veya satacakları eşyaların özellikleri, hangi oyuncunun hangi takımı tuttuğunu öğrenmek isteme talebi, kim nerelidir, kimler hangi yaş grubu içindeler, özel günlerde, bayramlarda ve kandillerde tebrik mesajları, açık olup olmadığına emin olmadığı oyuncuların kendilerine pm atma talebi... Saymakla bitecek gibi değil. Kısacası günlük hayatta gerçekleştirilecek her türlü iletişime dair mesajları okuyabilirsiniz.
Bu masajlarda bazen oyuncular yakın çevrelerinden oyuna katılıp katılmadığını da öğrenmek isterler. "Filanca şehirden, filanca semtten, oyuna katılan var mı?" Bende bu tür mesajların nedense pek tekin olmadığı fikri gelişti. Bana öyle geliyordu ki oyuncular bu sayede yakın çevrelerindeki diğer oyuncularla tanışıyorlar, sanal ortamın dışında sahte - gerçek - çıkar dostlukları kurup güven sağladıktan sonra çar soyma eylemini gerçekleştiriyorlardı.
Size bu yazıları yazmama neden olacak olay da işte böyle bir mesajla başladı. Oyunculardan biri Yaşadığım şehri, hatta semtini ve hatta hatta oturduğumuz sitenin tam karşısında bulunan oldukça büyük ve kalabalık bir sitenin adını yazarak "Buradan Oyuna katılan biri varsa lütfen pm atsın." diye bağırıyordu. oyunda yaşanan her şeyin oyunda kalması, sanal hayatın gerçek hayata taşınmaması prensibime rağmen yürüme mesafesiyle belki bir dakika bile tutmayacak kadar kısa mesafedeki bir yerin sorulması, üstelik bu mesajın uzun bir süre tekrar tekrar gönderilmesi, beni bu mesaja cevap vermeye zorladı. Yine de her ne pahasına olursa olsun bu görüşmenin sanalın dışına taşınmaması kararımda sabit bir düşünceyle mesaja cevap verdim. Anında geri dönüş gerçekleşmişti belli ki bu konu, o kişi için çok önemliydi. Gerçeği biraz değiştirerek bahsettiği sitenin yürümeyle oturduğumuz yere 7-8 dakikalık bir mesafede olduğunu söyledim. Yaşadığım yerin nokta atışıyla tespit edilmemesi için söylediğim bu küçük yalanı pek önemsemedim. Belli ki bir süre sonra görüşme talebi gerçekleştirecekti.
Benden siteyle ilgili betimleme yapmamı istedi. Bilgisayarın başında oturduğum yerden sitenin tamdıbına yakınını -arka taraflarda kalan binalar hariç- görebiliyordum. Bana, gerçekten yakınlarda oturup oturmadığımı öğrenmek için olduğumu zannettirecek sorular sormaya başladı. Siteyi tarif etmemi istiyordu. Bana inanmıyorsan inanma. "Sana hiçbir şey ispatlamak zorunda değilim." diyerek kestirip attım. Bu konuşmayı daha fazla uzatmak da istemiyordum açıkçası. Derdinin ne olduğunu sordum. Bu sefer site ile ilgili betimlemeleri kendi dökülmeye başladı. Bu sorular, binalar şu kadar katlı mı, renkleri şu renk mi, her katta şu yerleşimle şu kadar daire mi var? gibilerinden sorulardı. Siteyi, bazı küçük ayrıntılardaki hataları saymazsak sanki penceremden gördüm bir noktadan tarif ediyordu. Başlangıçta bu hataları da kasten beni denemek için bilerek yaptığını düşünmeye başlamıştım. "Acaba aynı binada oturduğumuz ergenlerden biri benimle dalga mı geçiyor," diye düşünmeye başladım. Sinirlenmeye başladım. "Oturduğun yerin nasıl bir yer olduğunu bilmiyor musun?" dedim. Bu muhabbetten sıkıldığımı bir daha da mesaj atmamasını yazdım. Israrla o sitede oturmadığını yazıyordu. Hatta bu şehre hiç gelmediğini defalarca yazdı. Bu kadar da basit bir yalanı yutmayacak kadar akıllı olduğumu yazmak zorunda hissettim. "Peki." dedim. "Hiç gelmediğin bir şehirdeki bir siteyi sanki karşıdan seyrediyormuşsun gibi nasıl bana anlatabiliyorsun. Mantıklı bir izahını yapamazsın." mesajını gönderdim. Cevap hiç gecikmedi. Resmen şok olmuştum. Kendimi bir polisiye,bir romantik macera romanının içindeymişim gibi hissetmeye başlayacağım ilk halka burada başlıyordu işte
Tümünü Göster