1. 1.
    0
    Ben Alp. 16 yaşındaydım o zamanlar, 1.70 boyunda onuncu sınıfa giden liseli bir ergendim. Yüzümde bir sürü sivilce. Saçlar 3 numara, kıytırık bir takım elbise, pahalı ama bir o kadar uygunsuz koşu ayakkabısı. Takım elbise altına beyaz koşu ayakkabısı ne kadar uygun olurdu? Babamın tercihlerini kınıyorum.

    Okulla alakam yoktu. Gelip giderdim, teneffüse çıkmazdım. O zamana kadar karşı cinse karşı bir şeyler hissetmiyordum.

    Huyum kurusun çok utangaçtım. Tanımadığım, samimi olmadığım bir kızla konuşamazdım, hemen kızarır, ne diyeceğimi bilemezdim. Asosyal bir yaratıktım kısacası.

    Okulumuzda bir tane kız vardı; aslında bir sürü kız vardı ama ben birine aşıktım.

    Bir klişe vardır. Okulun eziği güzel kıza aşık olur. Sonra büyük bir red yer. Dibe gömülür felan ben de böyle olacağını biliyordum. Kız cidden çok güzeldi. Hani bir okulun en ateşli, en iyi, en güzel, enlerin kızı olur. Bu kız öyle biriydi.

    Dokuzuncu Sınıf olmasına rağmen fiziği mükemeldi. Göğüsleri iriydi. Çakma sarışın olmasına rağmen gayet güzel saçları vardı. Saçlarını hep yana salar, uçlarını hep kıvırcık yapardı. Gözlerinin altında torbacık bile yoktu. Yüzü bir bebeğinki kadar pürüzsüz ve bembeyazdı.

    Bütün okul kızın peşinde koşuyordu. Yanında gezen bir arkadaşı vardı. Adı Ece. En az onun kadar fiziği iyi herşeyiyle mükemmeldi. Ama bir Deniz değildi. Dikkatimi çekmiyordu. Hoş çekse sanki bana bakacaktı.

    Ben birgün sınıftaki bebelere açıldım. \"Beyler ben böyle böyle bu kıza fena aşığım taktik verin\" dedim. Bütün arkadaşlarım dalgamı geçiyorsun olum sen şeklinde baktılar. Sonra hepsi birden gülüştü.

    \"Ne derseniz diyin umrumda değil açılacağım bu kıza kararlıyım\" dedim.

    \"Bol şans! Valla kardeşim o zaman, ne diyelim\" dediler.

    Ben bu kıza aşık olmuştum. Ama nasıl ya? Anlayamıyordum. Ben kimim ki ? Bana baksın. O gün okulda, bütün gün Deniz'i düşündüm. O güzel saçlarına dokunmayı, onu öpmeyi, elini tutmayı, tenimde nefesini hissetmeyi. Çok aşık olmuştum. Aşık olmuş ne kadar kötü diye geçirdim içimden. Meğerse içimden değil dışımdan söylemişim. Ders Türkçeydi. Herkes dönüp bana bakıp kıkırdadı. Hoca aşırı tepkili davranmıştı. "Ayağa kalk oğlum" dedi, kalktım. "Sen bu tiple nasıl aşık oldun lan" dedi. "Ulan muallak sanane benim tipimden" diyesim vardı. ilk defa bir lafın altında fena halde ezilmiştim. Sesim çıkmadı. Oturdum yerime. O gün boyunca hiç konuşmadım okulda sırama yattım. Hep onu düşündüm. Aklımdan hiç çıkmıyordu zaten. Bugün söyleyecektim. Kabul edip etmemesi umrumda olmazdı. Zaten türkçe öğretmeninden işittiğim kelimeler canımı çok yakmıştı. Daha ne kadar yanabilirdi, bilmiyordum. Okul bitti. Zil çaldı, okulun kapısının önünde beklemeye başladım. Çok geçmeden etraflarında bir sürü erkekle çıktılar. Erkekler birbirleriyle yarışıyordu. Deniz'e bu kadar yakın olmaları beni çıldırtıyordu. Sahip olmadığın ve belkide hiç olamayacağın birini kıskanmak ne kadar saçmaydı. Belki o ellere başkası dokunacaktı. Teninin sıcak mı soğuk mu olduğunu başkası bilecekti. Gözlerinin içine bakıp seni seviyorum diye başkaları söyleyecekti. Kanıma dokunuyordu. Sanki bütün dünya onların etrafınızda dönüyordu. Böyle havalı olmaları gayet doğaldı. Bunlar eve doğru gitmeye başladılar. Peşlerinden bir an olsun ayrılmadım. Deniz Ece'yi evine bıraktı. Öpüştüler felan klagib vedalaşma. Sonra bu tek başına kaldı. Arkasından yetiştim. "Deniz" diye seslendim. Arkasını döndü, "Efendim" bi an duraksadı "Alp" dedi. Eğer kıza açılmayacak olsam orda bayılır kalırdım. içimden aman Allahım bu ne güzel bir ses" dedim. Deniz gözlerini kıstı. "Teşekkür ederim" dedi. "Ben içimden neden söyleyemiyorum ya bunları" dedim. Cidden gülüşü duruşu her şeyi bir harikaydı. Gözlerini kıstığında ki yüz ifadesi böyle hani alıp çocuğu nasıl seveceğinizi bilemezsiniz. içinize sokasınız gelir. Öyleydi. Biraz cesaretim olsa hemen sarılırdım. Sanki dilim tutulmuştu. Konuşamıyordum. Deniz de anlam veremediğim bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerinde herkeste olan aşağılama duygusu yoktu. Tertemizdi. Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki sesini Denizin de duyduğuna emindim. "Seni seviyorum Deniz." Deniz hiç şaşırmamıştı. Kim bilir ona her gün kaç kişi böyle şeyler söylüyordu. Deniz belkide tahmin ettiğim cümleleri söyleyecekti. Biz olamayız felan felan. Bekliyordum ama bir umut vardı içimde ufacık ta olsa bir umut. Başımı eğmiştim. Parmağıyla çenemden tuttu. Yukarı doğru kaldırdı. Gözümün içine bakarak söylemesen olmaz mıydı? Gözlerini kıstı "denemekten zarar gelmez değil mi?" dedi.
    Şu anda azım acık kalmıştı. Heyecandan bayılmıştım. Ama sevinmiştim. Ya Allahım Deniz'in kucağına düşmüştüm. Beni tutmuştu. Düşürken bile beni koruyordu sevdiceğim. Kıyamam ya ona. Uyandığımda nefesini yüzümde hissediyordum. Çok yakındı bana. Parfümünün güçlü kokusunu içime çektim birdaha birdaha. Bana bakarak "iyimisin Alp" dedi. Elinin biri kalbimin üstündeydi. Sanki her istediğim oluyordu. Gözlerini kaldırdı bana baktı. Hiç kaçırmıyordum gözlerimi kaçıramıyordum. Kilitlenmiştim gözlerine. Gözlerini kısarak güldü. "Pek iyi olduğunu sanmıyorum" dedi. "Allahım hiç bitmesin" diyordum. "Ama herkes bize bakıyor salak. Kalk hadi" dedi. Ellerimden tuttu kaldırdı. "Ee ozaman görüşürüz yarın" dedi. "Tamam görüşürüz" dedim. Orda öylece kaldım. "Düşündüm neden ben?" ihtimal vermiyordum. Umut vardı ama bu kadar ilerisini tahmin bile edemezdim. O anı kafamda sürekli hayel edip durdum. Sürekli ertesi günü düşündüm. Neler olucaktı acaba? Tepkileri çok merak ediyordum. Aslında fazla umutlanmıştım, sonuçta sadece deneyecektik. O deneyecekti. Ben ise hayaller kurup duruyordum. Saatler geçmek bilmiyordu. Düşündükçe daha da yavaş akıyordu zaman. O gün ilk defa yüzüm gülüyordu. Annem çok şaşırmıştı. "Bir günde bu çocuğa ne oldu böyle" diye soruyordu babama. "Babam ben nerden bileyim hanım git sor çocuğa bir kurtlar vadisini izletmedin" diye hayıflanıyordu. Şuan da kendimi odaya kapatmış olup eti cinle beslenmem gerekiyordu. Bunalıma girip atarlanmam sinirimi annemden kardeşimden çıkarmam. Mutlu olmak çok güzel bir duyguydu. Onu düşündüğüm an kalbimin hızı değişiyor, daha hızlı çok daha hızlı atıyordu. Bir elim sürekli çenemdeydi. Yatağıma uzanmış tavanı seyrediyordum. Çenemi yukarı kaldırışı elimi tutuşu, gülüşü. Çok farklıydı. Aşık olmak iyiydi. Helede bu aşk karşılıklıysa. Biliyordum, çok umutlanmıştım. Ama o umut bile yeterdi bana. Böyle düşüncelerle kafamı yorarak uyuyakalmışım. Sabah köpeğim Çıtır'ın üstüme çıkmasıyla uyandım. Köpeğimin cinsi çuvava. Çok tatlı bir şey. Gözleri kocaman kocaman. odamdan çıkıp Çıtırın kabına biraz mama koyduktan sonra hızla üstümü giydim. Annem daha kalkmamıştı. Onu bekleyemezdim. Dolaptan ufak tefek bir şeyler atıştırıp yola koyuldum. 10 dakika içinde okulda olmuştum. Ben okula yarım saatte giden bir insandım. Ne değişmişti. Kalbimin ritmi dengesizdi. Anladım ki koşarak gelmişim. Ama ben yolda gelirken ne gördüğümün farkında bile değildim. Sadece yürümüştüm veya koşmuştum. Bilemiyorum. Aklımda sadece Deniz'in gülüşü, bana dokunuşu vardı. Okulun kapısını zorladım. Açılmadı. Saat kaçtı ? Telefonu elime aldım. 07:15 geçiyordu. "Yuh! Ama" dedim. Ne yapmıştım ben? Okulun bahçesindeki banklardan birine oturup beklemeye başladım. Telefonu çıkardım. Clash of Clans'a girdim. Facebook'a felan baktım. O sırada millet okula gelmeye başlamıştı. Bir gözüm telefonda Denizin profilinde bir gözüm okul kapısındaydı. işte bütün güzelliğiyle ordaydı. Hemen toparlandım. Ayağa kalktım peşlerinden yetiştim. "Naber Deniz" dedim sırıtarak. Ece kaşlarını çattı. Başını öne eğdi. "Hayırdır" gibi bir bakış attı. Deniz " iyi Alp sen nasılsın" dedi. Ece ikimizide tersledi. Hayırdır benim bilmediğim bir şey mi var ?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster