+2
Gençler yine beklerim.
Berbat bir ankara şivesi yaparak;
-Angara bebem memlekete gidersen selam söyle.
“Tamam remzi abim söylerim.” Tuğçe’yi caminin oradaki taksi durağına bırakacak, ben ise izmir’de baykuş adını verdikleri bir gece hattı otobüsünün çok fazla üşümeden gelmesini umut edecektim. Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca yürürken iyice azalmış birkaç insanın acelesi varmışça caddede yürüyüşünü, mekanlardan çıkmış sarhoş çiftlerin birbirlerine destek olup sağa sola yalpalayarak ilerlediğini, ileride darbuka çalan dayıyı, garantinin önünde 1 liraya spiderman satan elemanın spidermanlerinin camda bıraktığı lekeleri görüyordum. Bu cadde bana hiç bu kadar şiirsel gelmemişti. Ben caddeyi izlerken Tuğçe belime sarılmış yaktığı muratti sigarasını içiyordu. Sigaraya benim için başlamış olduğu fikri beni üzmeliydi fakat benim bir sebebim bile olmadan başlamış olmamın daha kötü olduğunu düşündüm. “En azından sebebi varmış.” dedim. O sırada seviştiğimiz gün sevgilisiyle konuştuğu aklıma geldi. O belime sarılmış yürürken; Yüzüne baktım.
+Bu arada sevgilin olduğunu söylemiştin! O çocuk kim benim gibi farklı olduğunu söyleyip çıktığın çocuklardan biri mi?
Ciddileşerek, sigarasını yere attı. Elini belimden çekti. Öylece caddenin ortasında durduk.
-Böyle olduğunu düşünüyorsan neden hala burdasın. Şimdi buradan gitmekte özgürsün. Ha çok merak ediyorsan evet o da o çocuklardan biri. Ne bekliyorsun karşına geçip sevgilimi sorduğunda. “Ozan bak ben satanik bir topluluğa üyeyim. O da günaha girmesi için uğraştığım çocuklardan biri” mi deseydim? Eminim sende “Aaaaa ne kadar güzel” derdin.
Haklıydı muhtemelen sehpanın üzerinde yazan numarayı ömür boyu aramazdım.
+Haklısın özür dilerim boş boğazlık ettim.
-Peki. Yine de affedilmedin
Tabiki belime bir daha sarılmadı.