1. 451.
    0
    Dede, kılçık'a seslendi "hadi torun, bana bir soda al gel" dedi, kılçık en küçük olduğu için ayak işlerine yollanıyordu hep. "kendime de alırım ama dede!" dedi "giptir lan pekekent" dedi, hemen "tamam dede ben alırım" diyerek araya girdim, hem Kılçık'a böyle davranılması hoşuma gitmiyor hem de kızı bir daha görmek istiyordum. Tam bir sodalık para verdi, ne ekgib ne fazla. Cimri herif işte.. Çay bahçesine girdim, kız arkada bulaşık yıkıyordu muhtemelen. iki sodayla döndüm geri. Tekini Dedeye tekini de Kılçığa uzattım. Dede, "hadi yine iyisin" dedi Kılçık'a, kılçık da bana dönerek "eyvallah aysar abi" dedi. Diğerleri sadece gülümsüyordu. Ufaklıkla yakın olduğum kadar hiçbiri ile yakın olamadım ama iyi çocuklardı elbet. Akşam oldu ve lunaparkta hayat başladı. Her çeşit insan geliyordu buraya. Hoşuma giden çocukların sürelerini uzatıyordum, elbette hoşuma gitmeyenler de tam tersi. O gün öyle bir kız çocuğu geldi ki, sıkılıncaya kadar çalıştırdım makineyi. Hatta diğer bineceği makineye de ben koştum. Yine uzun süre çalıştırdım makineyi, çünkü daha uzun süre bakmak istedim ona, ilerde benim de böyle güzel bir çocuğum olacak mıydı? Ailesi durumu fark etmişti ki kızı, oyuncaktan indirdiğimde "hadi teşekkür et bakalım abiye" dediler. Çocuk, altın saçlarına kadar gülümsedi, o konuşmayınca da babası kızın adına "teşekkür ederiz abisi" dedi. insanları, giyimleriyle, konuşmalarıyla, ellerindeki biletlerin sayısıyla, kararsız bakışlarıyla az çok tanıyabiliyorsunuz. Çok çeşit insan vardı ve ben neredeyse hepsinden nefret ediyordum. Koşuşturmaca deli gibi devam ediyordu. Saat daha sekizdi ama halim kalmamıştı, sadece eve gidip yatmayı hayal ediyordum. Ve mucize; yağmur! Yağmurun yağışını hep sevmiştim ama bu sefer beni hüzünlendirmekten çok güldürüyordu. Panellerin naylonlarını örttüm sigortaları kapattım. Tüm insanların gidişine bir sigara yakılırdı ve ben de atış poligonuna girip mehmet abi ile sigaramı yaktım, bir süre sonra herkes poligona geldi, yemek vaktiymiş. En kötü yemek bile moralimi bozamaz. Ekmek arası sosis ve bolca kepçap mayonez. Mehmet abi o sırada fazladan bir ayran aldığını gördüm, hatta tembihledi kimse dokunmasın diye. Asıl bayram buradaydı. Patron, kasaları toplattırdı iş bitti tam gidiyordum mehmet abi "aysar nereye, gel içerde oturacağız" dedi. Peki madem diyip daldım karavana. Biraz bira alma olayı olsa da sonuç cips kolaya bağlandı. Yine ben gittim evet de parmaklıklar kilitli, dışarı çıkılmıyor, koca bir kafeste kısılıydık. Topal erken kilitlemiş kapıları.(topal gece bekçisiydi. yaşlı aksak bir herif işte) Bakkala parmaklıktan seslendim, iki cips bir kola büyük boy dedim o da sağolsun en sevmediğim cipsi seçip getirdi parmaklığa. içeri girdim, hayvan leşi gibi kokan ıslak ayaklar.. Neden duruyordum ki burda?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster