1. 426.
    0
    Diğerleri birbiriyle tanışık olduğundan onlar aralarında diyolglar kuruyorlardı fakat ben dahil olmuyordum. "haydi ipneler yeter laklak, çöpleri toplayın jeton kasalarını makinelere taşıyın" dedi Dede. (ak saçlarından dolayı dede derdik ona, akşamları bilet satardı gündüzleriyse elinde sigarası, emir savururdu). Hepimiz ikişerli çöpleri toplamaya başladık. Ben Lastikle beraber topluyordum. "Bak bakalım para falan var mı" diyordu hiç de bulamazdık. Temizlik bitti, kasaları da yerleştirdik. Karavana yaklaştık "dede, şimdi ne yapalım?" dedi kılçık. "kaldırın şu Mehmeti, kaç saattir uyuyor pekekent!" dedi Dede. Kıdeme göre küfür edebiliyorduk sanki, çünkü en çok küfürü Dede ondan sonra da Mehmet abi ederdi. Mehmet abinin karavanı ayrıldı, küçücük bir odada kalırdı. Bir televizyonu, bir elektrikli sobası bir de yatağından başka bir şeyi yoktu. Lastik hemen kaldırdı Mehmet abiyi takım taklavat toplandık fillerin başına geldik. Montaj küfürlerle sigaralarla bitti. "bir zamanlar bu çamaşır makinesiydi sevgi koyayım ne hale soktuk" dedi güldü. "sanat eseri" diye mırıldandım. Patron geldi baktı onayı kaptık. Tam o sıralar biri arka kapıdan el kol yapıyordu bir iki kere seslendi. Patron bana anahtarı uzatarak "git aç kapıyı" dedi. Koşa koşa gittim kapıya geldim. Onu görünce epey şaşırmıştım. Güzel bir kız kapıda dikilmiş telefonla konuşuyor ve lanet bir ortama girmeye çalışıyordu. Açtım kapıyı girdi ama teşekkür falan yok. Neyse telefonla konuşmasından heralde dedim. O, içerdeki çay bahçesine giderken ben de bizimkilerin yanına gidip, anahtarı teslim ettim. Şimdi sıra makineleri öğrenmeye geçti. Bana kolay bir makine verdiler; sekolin. Çocukları bindiriyor ve tek bir tuşa basıyordum zaman ayarı bozuk olduğundan saatime bakarak durduruyordum o kadar. Sekolin de çay bahçesine en yakın makinelerden, direk karşısından görebiliyorum. Gündüz zaten pek gelen giden olmuyordu.
    ···
   tümünü göster