müslümanlar bilmez. bilmek somut deliller ve duyusal şahitlik gerektirir. müslümanlar inanır, kendi iddialarına; inançlarına. ve sizi de bunlara inandırmaya, ikna etmeye çalışır.

eğer doğru ya da gerçek bir şeyi savunsalardı bizi ikna etmeye çalışmazlardı üfürük iddialarla.

dünyanın yuvarlak olduğu bir gerçektir, doğrudur. bunda bizi ikna etmeye çalışan var mı? yok. işte islam hayali iddialar üzerine kurulu olduğundan kendi içinde bile bir ton çelişkilidir.

her şeyin cevabını kur'an bilir. kime göre kur'an bilir? müslümanlara göre. peki müslümanlar birbirleriyle aynı şeylere mi inanır? hayır. müslüman sayısı kadar kur'an'a bakış açısı vardır. müslüman sayısı kadar müslüman ve kafir tanımı vardır. sorgulama, iman tanımı vardır.

peki hangisine göre inanmalı kur'an'a? kendi aklımıza göre mi? kendi aklımızın muhafazid, ebu hanife, taslaman, edip, osman nuri v.s. olmadan kur'an'ı doğru anlaması mümkün mü? kur'an'a mutezile gibi eski yunan felsefeleri gözüyle(şimdiki taslaman, edip v.s. ) mi bakılmalı, yoksa eski yunan felsefesi ve allah en doğrusunu bilir gözüyle mi? eşari gibi, selefi gibi mi olmalı. her insanın yolu günümüzde ayrı bir mezhep, paradigma günümüzde.

niye her şeyin cevabı kur'an'da olmak zorunda. allah mı demiş. peki allah'ın doğru olduğunun garantisi ne? ya da muhafazid'in doğru aktardığının? kur'an mı? ama o muhafazid'e ait... sonsuz kısır döngü, sonsuz farklı sözde gerçeklik açısı.

modernizmi islam diye kakalayanları geçersek ayetlerin nüzul sırası vardır. teoloji bir bilim olduğuna göre. bilimsel yöntemlerle bakılmalı.

bilimsel yöntemler açısından kur'an'ın saf hali kureyş lehçesidir. harekesizdir, noktsızdır. kabile dili olduğu için eski yunandan geçme namus, süryani hristiyan ve yahudilerden geçme varlık v.s. gibi arapça zannedilen ve kur'an'ı anlama da kullanılan hiçbir kavram yoktur.

bugünkü kur'an tamamen 10-11.yy arasında oluşmuştur. sebebi de politik ve toplumsal ihtiyaçlardır.