1. 376.
    0
    Onlarca kez yaşadığım sarhoşluğum, dönen yatağım ve kafamdaki düşüncelerle son buldu. Sabah uyandığımda kendimi ben bile tanıyamamıştım. Huzursuzluk dolmuş göz torbalarım şişmişti. Hazırlanıp evden çıktığımda ancak fark etmiştim ilk karın düştüğünü. Aldırış etmeden okula yürüdüm. Okula gittim çünkü evde kalsaydım daha çok düşünecek daha çok huzursuz olacaktım. Okuldaki ruh gibi halimi gören ne olduğunu soruyor iki kişi dışındaki herkese "bir şey yok, hastayım biraz" diyordum. Bir ara tuana bile sormuştu halimi. Anlatmam gereken kişilere anlatacak halim yokken karşımda dikilen tuanaya bağırmak istedim ama beni artık az çok tanıyorsunuz ki kendimi tuttum. Camdan dışarıyı izliyor berkeye bakıyordum. Yağmurla beraber geliyordu ve berkenin montu yağmurun üzerindeydi. Gözlerimi kapattım -peteğin üzerinde oturmama rağmen- tüm vücuduma bir titreme yayıldı ve ben titredikçe arya kanıma iyice karıştı. Berkeden önce sınıfa tuğçe gelmişti. Durumu önce ona anlattım evet teselli etmeye çalıştı ama teselli olamayacak kadar inatçıydım o gün. Ders dinleyecek kafada olmadığım için arka sıraların birine geçmiştim Tuğçe'nin yanıma gelip dersten kopmasını istemedim. Hoca sınıfa girdikten üç dakika kadar sonra berke sınıfa girdi. Bilin kimin yanında olduğu için geç kalmış? Beni arkada can çekişirken görünce yanıma oturdu ve ben ona olayları anlatmaya başladım. Her arkadaş gibi o da görevi olan teselliyi verdi ve "kanka gezi varmış istersen gel gidelim hem kafa dağıtırız sen de toparlanırsın" dedi. Aslında fena fikir değil biraz uzaklaşsam iyi olacak sanki. "Tamam kanka bi düşüneyim gidebiliriz" dedim "bugün yazdırmamız lazım gezi yarın" diye diretince öğle arası yazdırdık ismimizi listeye baktım ama pek yakın olduğum birileri yoktu bizim sınıftan da sadece berke ile ben gidiyorduk ayrıca yağmur gelse kesinlikle o geziye gitmezdim ve neyseki yoktu.
    ···
   tümünü göster